XVIII. yüzyılın ilk yarısında, Sultan III. Ahmed döneminde (1703- 1730), Batılılaşma dönemine geçiş unsurlarının belirginleştiği ‘’Lale Devri’’ adı verilen bir geçiş dönemi yaşanmıştır. Bu dönemde Türk sanatı, Batı'dan aldığı yeni sanat zevkleri ile yeni bir üslup arayışının içine girer. Bu yeni sanat anlayışı, klasik üsluptaki motiflere, yeni zengin süslemelerin katılması ile değişmeye başlar ve devam eden süreçte, Osmanlı klasik mimari çizgileri yavaş yavaş ortadan kalkarak yerini, yeni akımlara, barok üslubunun ana çizgilerine ve Fransız rokokosunun etkili olduğu süslemelere bırakır. Sultan I. Mahmud (1730-1754) döneminde hızlanan sanatta Batılılaşma hareketleri, önceleri Türk baroğunun kendisini iyice hissettirmesiyle ve daha sonra da klasik üslubun belli başlı bütün unsurlarının ortadan kalkarak yerini, barok formlara bırakmasıyla sonuçlanır. Lale devrinde devam eden plan ve bezemedeki ufak tefek değişimlerin bu dönemde, yabancı etkilerle tamamen farklılaştığı görülür. Türk Baroğu kendini, hem planda hem de mimaride yoğun bir şekilde hissettirirken, süslemede kullanılan rokoko motifler ile sebil mimarisi, yeni ve daha hareketli bir görünüme bürünür. Osmanlı sanatı rokoko tarzındaki motifleri kendi bünyesine aktarırken, görüntüsüne yabancı olmadığı mevcut geleneksel motiflere benzeştirebileceği motifleri benimser. Bu durum III. Osman (1754-1757) döneminde de devam ederek mimarideki biçimselliğin, sadece ayrıntılarda değil, mimarinin tümüne yansıtıldığı görülür. Batıdan daha çok teknik yardımların alındığı III. Mustafa (1757-1774) döneminde de barok etkiler devam eder. Ancak bu dönemde yerli mimarlar tarafından oluşturulan barok ve rokoko ögeler, Osmanlı mimari geleneğine uygun hale getirilerek mimarideki yerini alır. I. Abdülhamid (1774-1789) döneminde, sebillerin üzerindeki motif sayılarında artma görülür. Bu tarihten sonra mimarideki değişim, yüzeysellikten çıkarak üçüncü boyutta bir nitelik kazanır. III. Selim (1789-1807) döneminde genel tutum devam ederken süsleme, mimariye bağlı kalır ve uygulanan batılı motifler ve biçimler, mimariye ekleme olmaktan çıkarılarak bütünlük sağlayacak şekilde uygulanır. Böylece XVIII. yüzyılın ikinci çeyreğinden başlayan barok-rokoko yorumlu cephe tasarım ve süslemeleri, Sultan II. Mahmud (1808-1839) dönemine kadar devam eder.
In the first half of the XVIII. century, During the reign of Ahmed Sultan III. (1703- 1730), there was a transition period called Tulip Era where elements of transition to the Westernization period became evident. In this period, Turkish art enters the quest for a new style with the new art tastes it receives from the West. This new understanding of art begins to change with the introduction of new rich ornaments to the motifs in the classical style, and in the ongoing process, the Ottoman classical architectural lines gradually disappear, leaving their place to new trends, the main lines of the baroque style and the ornaments in which the French rocket works. Westernization movements in the art accelerating during the reign of Sultan Mahmud I (1730-1754) resulted in the Turkish baroque feeling first and then all the major elements of the classical style disappeared and replaced with the baroque forms. It is seen that the small changes in the plan and decoration continuing in the period of tulip completely changed with foreign influences in this period. While Turkish Baroque makes itself felt both in the background and in architecture, with its rococo motifs used in ornamenting, the sanctuary architecture takes on a new and more mobile look. The Ottoman art adopts the motifs that rococo style motifs can be transformed into its own structure, similar to the traditional motifs that are not alien to its appearance. This situation In the period of Osman III. (1754-1757), it is seen that the formalism in architecture is reflected not only in details but in the whole architecture. baroque effects continues during the reign of Mustafa III. (1757-1774) which mostly technical assistance needed from the West. However, in this period, the baroque and rococo elements created by local architects are adapted to the Ottoman architectural tradition and take their place in the architecture. During the reign of Abdülhamid I (1774-1789), there is an increase in the number of motifs on the fountains. After this date, the change in architecture becomes a third dimension by getting out of the superficial. In period Selim III. (1789-1807) period, while the general attitude continues, the ornament adheres to the architecture, and the applied western motifs and forms are applied in a way to ensure integrity by not being added to the architecture. Thus, XVIII. Baroque-rococo interpreted facade design and decoration starting from the second quarter of the century ,continues until the period of Mahmud (1808-1839).