Osmanlı Cihan Devletinin son demleriyle, henüz yeni doğmuş olan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ilk yıllarında yaşamış olan Hilmi Ziya Ülken, 1901-1974 yılları arasında birçok badirelerin yaşandığı olaylara şahit olmuş önemli bir felsefecidir. Sadece felsefeci demek de Hilmi Ziya’yı tanımlamakta elbette eksik kalacaktır. Felsefe, sosyoloji, eğitim, psikoloji, ahlak gibi birçok alanda çok kıymetli eserler bırakmış bir mütefekkirdir. Eğitim alanında verdiği eserlerinin yanında edebiyat, roman, müzik, resim gibi birçok sosyal ve kültürel alanda uğraş vermiş renkli bir kişiliktir. Hilmi Ziya Ülken’in yaşadığı dönemin koşullarını göz önüne aldığımızda, felsefeden eğitime, ahlaktan sosyolojiye kadar geniş bir yelpazede iz bırakmış olması, onun Türk eğitim tarihi açısından ne denli değerli olduğunu anlamamıza yardımcı olmaktadır.
Hilmi Ziya Ülken’in, ortaya koyduğu birçok eserinde, sadece teorik bilgilerin aktarılması değil, naklettiği bilgilerin sentezlenmesi, süzgeçten geçirilip kendine has felsefesini oluşturduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ülken’in Ahlâk kavramı hakkında düşünceleri de bu anlamda kabul edebilecek örneklerden biridir. O, Ahlak kavramını, birçok bilim dalındaki geçmiş tarihini ortaya koyup, eleştirilerini yaptıktan sonra, bu kavram hakkındaki kendi felsefi sistemini oluşturmaktadır.
Hilmi Ziya Ülken’in sisteminde gerçek bir ahlak, aşkla yoğrulmuş bir ülküdür. Ahlakı pratikte yaşayan bir kişi, bu ülküyü içselleştirmiş, maddi ihtiraslar ve zevklerden uzak, hiçbir etkenin tesirinden kalmadan, ne pahasına olursa olsun, cesurca açıklık tutkusuyla gerçek ahlak âlemine adım atabilendir. Bu çalışmada, Ülken’in Ahlak kavramı hakkındaki düşüncelerini, kendinden önceki anlayışlara olan eleştirilerini de katarak kısaca ele almış olacağız.
Hilmi Ziya Ülken, who lived in the last days of the Ottoman Empire and the first years of the newly born Republic of Turkey, was an important philosopher who witnessed many difficult events between 1901-1974. Of course, calling Hilmi Ziya a philosopher would be insufficient in describing him. He is a thinker who left behind very valuable works in many fields such as philosophy, sociology, education, psychology and ethics. In addition to his works in the field of education, he is a colorful personality who worked in many social and cultural fields such as literature, novels, music and painting. When we consider the conditions of the period in which Hilmi Ziya Ülken lived, the fact that he left his mark on a wide range from philosophy to education, from ethics to sociology helps us understand how valuable he is in terms of Turkish education history.
We can easily say that in many of his works, Hilmi Ziya Ülken did not only convey theoretical information, but also synthesized the information he conveyed, filtered it and created his own philosophy. Ülken's thoughts on the concept of morality are also examples that can be accepted in this sense. After revealing the concept of morality and its past history in many branches of science and making criticisms, he creates his own philosophical system about this concept.
In Hilmi Ziya Ülken's system, real morality is an ideal kneaded with love. A person who lives morality in practice is the one who has internalized this ideal, is far from material passions and pleasures, is not affected by any factors, and is able to step into the real world of real morality with a passion for openness, no matter what the cost. In this study, we will briefly discuss Ülken's thoughts on the concept of morality, including his criticisms of previous understandings.