Balkan ülkeleri, Avrupa’dan Doğu Akdeniz’e uzanan jeopolitik yapısı ve resmi olarak Güneydoğu Avrupa olarak bilinmesinin yanı sıra, çoğu kez Avrupa’dan ayrı tutulan bir ötekidir. Tarihte hep, Avrupa Birliği’nin güvenlik politikasına hizmet eden önemli bir tampon bölge olmuştur. Fakat 2014 yılından beri, Avrupa Birliği genişleme politikası kapsamında Birliğin gündemini oluşturmaktadır. Bununla birlikte, şu da bir gerçektir ki, 2015’den beri Batı Balkanlar üzerine yapılan tartışmaların çoğu güvenlik bağlamında terörizmle mücadele ve göçmen akınını önlemeye yöneliktir. 2018 yılından beri ise, Batı Balkanların Avrupa Birliği’ne üyeliği, güvenlik anlamında Birliğin yararına olarak görülmektedir. Ancak, Avrupa Birliği’nin ortak dış ve güvenlik politikası kapsamında Batı Balkanlara olan yaklaşımı, ekonomik olarak desteklenen, siyasi olarak kalkınan, refah ortamının oluşturulduğu, istikrarın sağlandığı bir bölge olması yönündedir. Böylelikle, Batı Balkanlardaki krizler Avrupa Birliği’ne gelmeden çözülecektir.
Balkan countries are set apart from the Europe as an ‘another’, most of time, even if their geopolitical structure is expanding to the Mediterranean and also they are known as Southern-east Europe. In the past, they have always been an important buffer zone that served for European Union’s security policy. However, Western Balkan countries have been the agenda of European Union since 2014. After all, to tell the truth, most of the arguments on Balkan countries have been for combating terrorism and preventing the flow of migrants since 2015. Besides, the membership of the Western Balkan countries to European Union have been seen for the sake of Union since 2018. On the other hand, the approach of European Union for Western Balkan countries within the context of European Union common foreign and security policy aims that they have a region supported as economically, developed as politically, and prosperity and stability. In this way, the crisis in Western Balkans will be solved before coming to the European Union.