Selçuklular, Anadolu'da önemli bir miras bırakmış ve çeşitli yönlerden gelişmesine katkıda bulunmuştur. Mimarlık, özellikle anıtsal yapılarla onların ekonomik ve politik hedeflerini gerçekleştirmelerini sağlayan bir araç haline gelmişti. Bu durumda bina tipolojisi ve himaye belirleyici olmuştu. Anadolu Selçukluları döneminde en yaygın tipolojiler kervansaraylar, medreseler ve camilerdi ve bunların himayesi önemli bir konu haline gelmişti. 13. Yüzyılda ise ise, Selçuklularda mimarinin padişahlardan farklı patronları ortaya çıkmıştı; sultanın aile üyeleri ve askeri bürokratik seçkinler de çeşitli tipolojilerdeki binaları himaye etmeye başlamıştı. Bu makale, Anadolu Selçuklu Mimarisinde farklı türdeki hamiliklerin dönemin mimari üslubunu nasıl şekillendirdiğini ve farklı tipolojilere sahip yapıların inşaasını padişahın, yüksek dereceli bir bürokrat olarak Sadrazam Sahip Ata’nın, ve Sultan'ın aile üyesi olarak eşi Mahperi Huand Hatun’un hamilik yaptığı binalar üzerinden incelemeyi amaçlamaktadır.
Seljuks left a remarkable legacy in Anatolia and contributed to its development in various aspects. Architecture became a means that allowed them to realize their economic and political goals especially with monumental buildings. In this case, building typology and patronage were decisive. During the reign of Anatolian Seljuks, the most common typologies were caravanserais, madrasas, and mosques and their patronages referred to an important issue. By the thirteenth century, architecture had different patrons than sultans in Seljuks, members of the royal class and the military bureaucratic elite also began to patronize buildings from various typologies. This paper tries to analyze how different kinds of patronage in Anatolian Seljuk Architecture shaped the architectural style of the period and the constructions of the buildings with different typologies patroned by the Sultan, the grand vizier Sahip Ata as a high-degree bureaucrat, and the Sultan’s wife, Mahperi Huand Hatun, as his family member.