Türkiye ekonomisi, 24 Ocak 1980 tarihinde alınan karalarla ithal ikameci politikalardan ihracata dayalı büyüme politikalarına geçmiştir. Ancak aradan 40 yıl geçmesine rağmen, ihracatta istenilen başarıya ulaşılamadığı gibi, Türkiye ekonomisi sürekli dış ticaret açığı veren bir ülke haline gelmiştir. İkiz açık hipotezi dikkate alındığında, 2000'lı yıllara kadar bu açığın nedeni bütçe açığı; 2000'lı yıllarda ise özel kesim tasarruf açığı olmuştur. Bunun yanı sıra, yetersiz kamu desteği, düşük Ar&Ge harcamaları, teknolojiden yoksun ve düşük katma değerli ürünler, ihracatın gelişmesini engelleyen temel sorunlar olmuştur. Ayrıca, ithalatın ortalama %85 inin ara malı ve yatırım mallarından oluşması, büyüme ile ithalat ve dış ticaret açığı arasında sıkı bir korelasyona yol açmıştır. Önemli yapısal adımlar atılmadan, Türkiye’nin ihracatını geliştirmesi ve dış ticaret açıklarını azaltması uzun vadede pek mümkün gözükmemektedir. Bu yapısal önemlerin başında da, tasarruf ve ihracat/GSYİH oranlarının artırılması, Ar&Ge harcamalarının yükseltilmesi, ihracatta teknolojinin payının yükseltilmesi ve ithal malı girdi oranının düşürülmesi gibi önlemler gelmektedir.
Turkish economy shifted from import substitution policies to export-based growth policies on January 24, 1980. Although 40 years have passed, in Turkish economy the desired success in exports has not been achieved, also it has become a country that is constantly giving a foreign trade deficit. Considering the twin deficit hypothesis, until the 2000s, the budget deficit was the reason for this deficit but in the 2000s, private sector savings deficit was. In addition, insufficient public support, low R&D expenditures, technology-deprived and low value-added products have been the main problems that hinder the development of exports. On the other hand, the fact that an average of 85% of imports consisted of intermediate goods and investment goods has led to a strong correlation between growth and the import and foreign trade deficit. It is unlikely in the long run that Turkey will improve its exports and reduce its foreign trade deficits without significant structural steps. At the forefront of these structural adjustment policies are measures such as increasing savings and export/GDP ratios, increasing R&D expenditures, increasing the share of technology in exports and reducing the imported goods input ratio.