Thomas d’Aquin Ortaçağ Avrupası’nda ilâhiyat ve felsefe alanında en mühim mütefekkirdir. Sosyal-iktisadî konuları yalnızca dinî-ahlakî zeminde îzah etmez, sosyal-iktisadî deliller de ortaya koyar. Faiz Aquinas’ın sosyal-iktisadî düşüncesinde önemli bir mevkîye sahiptir. Bu makâlede Aquinas’ın faiz yasağını müdâfaası ele alınmaktadır. Hedef “O, faiz yasağının kuvvetli son savunucularından mıdır yoksa faizin meşrûlaşmasına kapı aralayıp surda gedik açmış bir ilâhiyatçı mıdır?” sorusunu cevaplamaktır. Thomas d’Aquin faize mutlak sûrette karşı çıkar: Ödünç veren ve alan kişi kim, hangi milletten, dindendir yahut borçlu ister fakir ister zengin olsun, faiz haksızlık olup günah, yasaktır. Tüm insanlar kardeştir, kişi kardeşine nasıl davranıyorsa herkese aynı davranmalıdır. Yahudiler’in yabancıya (Yahudi olmayana) faizli ödünç verilebileceği, ondan faiz alınabileceği şeklindeki anlayışlarını reddeder. Aquinas faize karşı çıkarken Tevrat ve İncil’e, Aristo’ya, Justinian dönemi Roma Hukuku’ndaki “kullanılışı bizzat tüketilme sûretinde olan” mal – “işletilme sûretinde kullanılabilen” mal ayrımına dayanır. İlk türde malın kullanılması kendisinin bizzat yok edilmesini zorunlu kılarken ikincisinde zorunlu kılmamaktadır. Faizi yalnızca “kullanımı bizzat tüketilmesini gerektiren mal” türünün ödünç verilmesi durumuna has bir olay olarak görür: Verilen ödüncün “kullanım (intifâ) hakkı bedeli”dir. Bu bedel ödünç verilen mal cinsinden, bir başka mal cinsinden, para cinsinden alınmış yahut başka bir maddî menfaat sûretinde örneğin borçlunun ödünç sahibinin işinde çalışması şeklinde olabilir. Faiz diye nitelendirilebilmesi için fazladan alınan şey mutlaka para cinsinden bir değeri hâiz olmalıdır. Para ancak tüketilme sûretinde kullanılabilen bir maldır. Faiz paranın kullanım hakkını satma, ödünç paradan alınan kârdır. Faiz almak dine, ahlâka, tabiî hukuka, adâlete zıt, mülkiyet hakkını ihlâldir. Fakat dayanıklı mallar ödünç verildiğinde kullanım bedeli Aquinas’a göre faiz mahiyetinde olmayıp meşrûdur. Aquinas “bizzat tüketilme sûretinde kullanılabilen mal – işletilme yoluyla kullanılabilen mal” ayrımını esas almakla faiz yasağı hususunda yeni bir müdâfaa tarzı ortaya koymuştur. Bu tarz faiz konusunda Aquinas’ın hem en orijinal, hem de en çok tenkit edilen tarafıdır. Tenkit getirenlerin iddiâsınca Aquinas faiz konusunun dinî-ahlakî-hukukî zeminden sosyal-iktisadî zemine kayması îtibarıyle “çığır” açmıştır. Ancak Aquinas’ın herhangi bir hususta görüşleri pür iktisadî zeminde düşünülmemeli, O’nun hukukî-ahlakî argümanlarına da bakılmalıdır. Aquinas faiz yasağı hususunda bir gedik açmış kişi değil, kuvvetli son savunucularındandır.
Thomas Aquinas is the most important thinker at theology and philosophy in the Mediavel Age European. He explains the social and economic issues not only in the religous and moral frame but also he puts social-economic arguments. At the Aquinas’ thought, usury has a very important status. In this article Aquinas’ defence on condemnation (prohibition) of the usury. It was targetted to respond that question: “Is he a strong, with new arguments, final defencier of the usury prohibition?” Or “Is he a theologe whose perspective had opened the door to justify (legitimate) the usury (interest) for a loan money, and whose perspective had opened a big rift in respect to the usury prohibition?” Thomas Aquinas refuses usury obsoletly without any doubt: they are not different who the lender or the borrower is, and which from nation or religion the borrower is, and the borrower is rich or poor; it is an unjustice, sin and forbidden to take usury for a lent fungible goods at all of them. All humans are brothers, and everyone must behave for all persons same as form he (she) behave for his (her) brother. He refused viewpoint of the Jews as that “a loan money can be given under usury if the borrower is foreigner (non Jews) and usury can be taken from him, but it is illigible and forbidden to give a loan money with usury and to take usury if the borrower is a Jews”. While rejecting against usury, Aquinas bases on those: the Old Testament and New Testament (Bible), Aristotle, the distinction between “the goods whose use necessitates itself consumption – the goods whose use not necessitates itself consumption (whose use consistes in its consumption – whose use doesn’t consist in its consumption)” in Justinian Old Romain Law. According to Aquinas, usury is an event concerning only a situation in that things whose use neceassitates itself exhaustion lend as loan: usury is a fee (price) of the use right. This fee can be received as with the same kind of the goods lent, as money, or as another things that has a money value (for example as that the borrower works (serves) for the lender). The things admitted except the principal loan can be described as usury only if it has a value of money. Money is a thing which can be used only by its consumption. Taking usury for a money loan is selling the right of use of money, is a profit received for money lent. It is contrary at religion, ethics, natural law and justice, and violating property right. On the other hand, according to Aquinas, it is not usury (interest) to take a fee of the use when nonfungible things (whose use not necessitate its consumption) are lent, and it is ligible (justified) to take it. Aquinas grounds on the distinction as that “goods whose use consist in itself consumption – goods whose use not necessitates itself consumption” (fungible-nonfungible goods), therefore he built a new manner of defence at usury comdemnation. This manner of defence is, however, both the most original but also is the mostly criticized aspect of Aquinas’ perspective in usury. According to ones who criticize Aquinas about usury, he opened a new way in respect of the fact that usury issue slidded to social-economics area from the frame of religion, law, and ethics. A views of Aquinas in any issue, however, doesn’t have to been hold at only pure economic ground, also the juridic and moral arguments of him have to be looked at. At the condemnation of usury for money lent, consequently, Aquinas is a strong, final one from defenciers, not a person who opened a big rift.