Son yıllarda sosyal bilimlerde en cezbedici kavramlardan birinin popülizm olduğuna şüphe yoktur. Kavram üzerinde kuramsal, ampirik, yöntembilimsel ve karşılaştırmalı çalışmaların sayısı günden güne artmaktadır. Tartışmalı bir kavram olsa da, yine de popülizm üzerinde uzlaşılan bir husus, iletişim tarzı olarak kurumsal dolayım olmadan doğrudan iletişimi ön plana çıkardığıdır. Lider ile takipçileri arasındaki ilişkiye dair liberal demokrasinin aracı kuruluşlar olarak gördüğü yapıların azalan etkisi sonucunda, liderler kendilerini sıradan halkın sesi olarak sunma noktasında siyasi iletişim açısından anketlere ve kamuoyu yoklamalarına daha çok önem veriyorlar. Popülist zamanlar olarak düşünülen günümüz toplumsal bağlamında, siyaset sürekli bir kampanya olarak kurgulanmakta ve anket ve kamuoyu yoklamaları ise bu tarz bir iletişimin hegemonik bir aracı olarak görünmektedir. Bu çalışma Türkiye örneği bağlamında Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasal süreçlerde anket kullanmasına eğilmektedir. Çalışmada bu tarz bir iletişimin sürekli kampanya olarak kurgulanan günümüz siyaset koşullarına ve Erdoğan’ın artmakta olduğu düşünülen popülist liderlik tarzına ve plebisiter demokrasi anlayışına söylemsel olarak oldukça uygun olduğu ileri sürülmektedir.
There is no doubt that populism is one of the most attractive concepts in social sciences in recent years. Theoretical, empirical, methodological and comparative studies on the concept are increasing day by day. Although it is a controversial concept, one of the points that is agreed upon on populism is that it gives prominence to direct communication without an institutional mediation. As a consequence of the declining importance of the structures that liberal democracy considers as intermediary institutions regarding the relationship between leader and followers, leaders, as presenting themselves as the voice of ordinary people, rely more on opinion polls with regard to political communication. In the contemporary social context considered as populist moments, politics is understood as permanent campaign and opinion polls seem to be a hegemonic tool of such a communication style. This study addresses the use of polls by Recep Tayyip Erdoğan within the context of the Turkish case. It is argued in this paper that such kind of a communication is highly convenient both to contemporary understanding of politics as permanent campaign and to Erdoğan’s increasing populist style of leadership and plebiscitary understanding of democracy.