Kapitalist üretim tarzının/sisteminin yarattığı ekolojik tahribatlar, doğal kaynakların sınırsız kullanımı, tarım arazilerinin sanayileşmeye feda edilmesi, kentlerin plansız büyümesi vb. durumlar dünyanın insanlığın varlığını tehdit edici boyutlara ulaşmıştır. Öyle ki kapitalizmin yarattığı toplumsal, ekonomik, çevresel sorunlar, gerekli önlemler alınmadığı takdirde sürdürülemez/geri döndürülemez bir sonuca doğru ilerlemektedir. Bu durum belki de insanlığın, gezegenin sonunu getirecektir. Geçmişten günümüze kadar çevreyle/doğayla uyumlu, sosyal eşitsizliklerin az olduğu bir dünyayı/toplumu nasıl var edebiliriz sorusu sorulmuştur ve bu sorunun yanıtı halâ aranmaktadır. Bu soruya verilen karşılıklardan biri, kapitalist sistemin uydurduğu masallardan biri olan sürdürülebilir kalkınma perspektifidir. Sürdürülebilir kalkınma kavramı, kapitalist sistemin ortaya çıkardığı sorunlara çözüm arayışını ifade etmektedir. Sürdürülebilir kalkınmanın savunucuları, kalkınmanın sistemin varlığını tehdit edecek büyük sorunlara neden olmadan devam ettirilebilecek hale getirilmesini amaçlamaktadırlar. Farklı yaklaşımlar bulunmakla birlikte sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı, bir dönem önemli destek bulabilmiştir. Bu bağlamda birçok yeni toplumsal hareket kendisini var etmiştir. Yeni toplumsal hareketler bağlamında ele alınabilecek olan ‘Yavaş Hareketi’nin zaman içerisinde bir kentsel yönetim modeli olarak gelişmesiyle Cittaslow hareketi ortaya çıkmıştır. Cittaslow (Yavaş/Sakin Şehir) hareketi, eksiklik ve kısıtlamalarına rağmen bu noktada sürdürülebilir kalkınma anlayışının uygulamadaki en önemli örneklerinden biri kabul edilmektedir. Yani sistemin dışından değil, kendi içinden ürettiği tepkisel bir yanıt kabul edilebilir.
The ecological damage caused by the capitalist mode of production, the unlimited use of natural resources, the sacrifice of agricultural land for industrialization, the unplanned growth of cities, etc. have reached to a level that threatens the existence of humanity in the world. Thus, the social, economic and environmental problems created by capitalism are moving towards an unsustainable/irreversible end if necessary measures are not taken. Perhaps this will bring the end of humanity, and the planet. From the past to the present, we are asked the question of how we can create a world / society that is compatible with the environment and social inequalities, and the answer to the question is still sought. One of the responses to this question is the perspective of sustainable development, one of the tales that the capitalist system has made up. The concept of sustainable development refers to the search for solutions to the problems raised by the capitalist system. The advocates of sustainable development aim to ensure that development can be sustained without causing major problems that threaten the existence of the system. Although there are different approaches, sustainable development approach has been able to find important support for a period. In this context, many new social movements have created themselves. In the context of new social movements, the “slow movement” has evolved over time as an urban management model and the Cittaslow movement has emerged. The Cittaslow movement, despite its shortcomings and limitations, is considered one of the most important examples of sustainable development in practice. In other words, it can be regarded as a reactive response produced by itself, not from the outside of the system.