Paul Karl Feyerabend, pozitivizme, özellikle de “mantıkçı pozitivistlere” yönelik eleştirileriyle 20. yüzyıl bilim felsefesinde çığır açmış bir bilim felsefecisidir. Feyerabend’in anarşist bilgi kuramı ve demokratik görecilik tezleri, sosyal bilimlerin genelinde yankı uyandırmış ve pek çok çalışmaya konu olmuştur. Onun bilgi kuramsal anarşizmi, toplumsal dünyamızı her yönden kuşatan, “mutlakçı” bir bilim “hegemonya”sından kurtulma arayışına, demokratik göreciliği ise, farklı gelenekler, fikirler ve kültürler arasında aynı ölçüde yaşam olanağı sunulan bir diyalog imkânına yer verir. Feyerabend, demokratik göreciliği, Batı toplumları için olduğu kadar, Batı biliminin dışında kalan toplumların, Batı merkezli bilim tahakkümünden kurtulmalarının bir çözümü olarak öne çıkarmış ve çoğulcu bir yaklaşımla farklı bilgi iddialarının bir arada yaşadığı özgür bir toplumun temeli olarak sunmuştur. Ancak demokratik göreciliği esas alarak, Batı-bilimine alternatif yaşam alanları açan, farklı kültürlere serpilme imkânı veren bir “yerelliğe” sarılmak, her durumda, nihai otorite olarak bilimden (uzman görüşüne dayalı yaşamdan) kurtulmanın ve barışçıl bir kültürler arası diyalogun garantisi değildir. Bu makalenin temel amacı da, Feyerabend’in demokratik göreciliğinin bu yöndeki çıkmazlarını ve suistimâle açık bazı yönlerini tartışmaktır.
Paul Karl Feyerabend, with his critiques of positivism, especially logical positivism, is a groundbreaking name in the philosophy of science of the 20th century. Feyerabend’s epistemological anarchism and democratic relativism, has resonated throughout the social sciences and has been the subject of many studies. While his epistemological anarchisim, gives opportunity to the search of emancipation from “absolutist” science hegemony that encompassing our social world in every aspect, his democratic relativism gives opportunity for free and open dialogue between different traditions, ideas and cultures. Feyerabend presented the democratic relativism with a pluralistic approach as a basic for free society in which different claims of knowledge coexist, as well as for Western societies, as a solution for the liberation Non-Western societies from the Western-based domination of science. But on the basis of democratic relativism, embracing a “locality” that opening alternative living spaces and allowing them to flourishing, is not a guarantee for a freely and peaceful intercultural dialogue. The main purpose of this article, in this direction, to discuss some dilemmas of Feyerabend’s democratic relativism and show aspects that prone to abuse.