Sosyo-kültürel çeşitlilik ve tarihin zengin bir birleşimine sahip olan Madaba, Osmanlı döneminden beri Bizans ve Osmanlı kültürlerinin her zaman önemli bir buluşma noktası olmuştur. Ünlü St. George Kilisesi, her türlü dini, sosyal ve kültürel faaliyet için bir dayanak noktası olarak hizmet vermektedir. Bu simgesel yapı, kentin zaman içinde büyümesine kimlik kazandırmış ve kentin farklı kültürlerden kullanıcıları arasında sosyal uyumu güçlendirmiştir. Kiliseyi çevreleyen kentsel büyüme biçimleri, şehirleri başlıca dini ve sosyal merkezler etrafında organize etme eğilimiyle karakterize edilen Osmanlı şehir planlama tarzını pekiştirmiştir. Bu, mahallelerin geçmişten kalma kabileler halinde gruplandırılması etrafında gelişiyor ve mevcut kent öncesi kalıplardan ayrılıyordu. Osmanlı İmparatorluğu'nun politikaları, dini kurumların korunmasından ve mahalle ölçeğinde kentlerin yapılandırılmasından sorumlu güç olarak hareket etmiş ve böylece kendine özgü bir sosyal ve etik hiyerarşi oluşturmuştur. Çalışmanın amacı, St. George Kilisesi'nin Madaba şehrinin kentsel yapılanması üzerindeki etkisini sosyo-kültürel bir perspektiften incelemek ve şehrin farklı tarihsel dönemlerde nasıl geliştiğini araştırmaktır. Bu çalışma, sosyokültürel dinamikler ile fiziksel yapılar arasındaki karşılaştırmalı etkileşimi ele almakta ve böylece Madaba'nın tarihsel gelişimine dair daha bütüncül bir bakış açısı sağlamaktadır. Böylece bu analiz, kentin kültürel inceliklerine ışık tutarak ve Madaba'nın Osmanlı döneminde bölgenin daha geniş sosyo-tarihsel bağlamındaki rolünün anlaşılmasını sağlayarak kent hakkındaki akademik söyleme katkıda bulunmaktadır.
With a rich confluence of socio-cultural diversity and history, Madaba from Ottoman times has always been a major meeting point of Byzantine and Ottoman cultures. The famous Church of St. George serves as the fulcrum for all sorts of religious, social, and cultural activities. The landmark has given identity to the urban growth of the city as well as strengthening social cohesion among its multicultural society. Church-surrounding urban growth patterns reinforced the Ottoman manner of urban planning which was characterized by the tendency to organize cities around major religious and social centers. This revolved around grouping neighborhoods into ancestral communities, deviating from existing preurban patterns. The policies of the Ottoman Empire acted as a potent force responsible for the preservation of religious institutions and the structuring of urban neighborhoods thereby forming a peculiar social and ethical hierarchy. The intent of the work is to study the impact the Church of St. George has had on the urban configuration of the city of Madaba from a socio-cultural perspective and investigate how the city developed during different historical periods. This work addresses the comparative interaction between sociocultural dynamics and physical structures and thus provides a more holistic view of the historical growth of Madaba. Thus, this analysis contributes to the academic discourse on the city, shedding light on its cultural intricacies and enhancing comprehension of Madaba's role in the broader socio-historical context of the region during the Ottoman era.