The term tereke, which literally means something abandoned and left behind, means the property left behind by the inheritor and distributed among the heirs. After the death of the heir, the in-kind debts, funeral expenses and debts of the heir are paid respectively, then the testament is fulfilled. The fulfillment of the testament is one of the rights on the estate and it takes place after the funeral expenses of the deceased and payment of the debts and before the distribution of the estate to the heirs. The 180th verse of the chapter of al-Baqara is the basis of different views on whether the will is wajib or mustahab. When this verse is evaluated together with the hadith "…there is no bequest to an heir", it is obvious that a testament can be made to relatives who do not inherit. This article examines different views on the provision of making a will to relatives, together with their evidence and consequences. The issue of the orphan of the grandfather, which is one of the most discussed and brought up issues in Islamic inheritance law, is also about whether the will is wajib. This situation reveals the importance of this article. The 8th verse of the chapter of Nisa, in which it is mentioned that the right of eyes from the inheritance property is given to relatives, orphans and the poor who are present in the division of the estate but do not have a share in the inheritance, is at the center of the opinions and disagreements about the right of eyes in the heritage. According to some jurists, this verse is abrogated by inheritance and testament verses, while it is muhkam according to the majority. This article examines these controversial views together with their evidence and justifications.
Sözlük anlamıyla terk edilen ve bırakılan şey anlamına gelen terike terim olarak mûrisin geride bıraktığı ve vârisler arasında taksim edilen malvarlığı anlamına gelmektedir. Mûrisin ölümünden sonra geriye bıraktığı terikeden sırasıyla mûrisin aynî borçları, teçhiz ve tekfin masrafları ile zimmet borçları ödenmekte ve varsa vasiyeti yerine getirilmekte vasiyetten sonra da miras taksimatı yapılmaktadır. Yapılan vasiyetin yerine getirilmesi terike üzerindeki haklardan birisi olup mûrisin teçhiz ve tekfin masraflarının karşılanması ile borçlarının ödenmesinden sonra ve terikenin mirasçılara taksiminden önce yer almaktadır. Vasiyetin vacip olması veya müstehap olması ile ilgili farklı görüşlerin temelinde Bakara sûresinin 180. ayeti bulunmaktadır. Bu ayet “…vârise vasiyet yoktur.” hadisi ile değerlendirildiğinde miras almayan akrabalara vasiyetin yapılabileceği aşikardır. Bu makale akrabalara vasiyet yapılmasının hükmü ile ilgili farklı görüşleri delilleriyle ve sonuçlarıyla birlikte ele alıp incelemektedir. İslâm Miras hukukunda en çok tartışılan ve gündeme gelen konulardan birisi olan dede yetimi meselesi de vasiyetin vacip olup olmamasıyla alakalı bir konudur. Bu da bu makalenin önemini ortaya koymaktadır. Terikenin taksiminde hazır bulunan fakat mirastan payları bulunmayan akraba, yetim ve yoksulların miras malından rızıklandırılmalarının söz konusu edildiği Nisâ sûresinin 8. ayeti, terikedeki göz hakkı ile ilgili görüşlerin ve ihtilafların merkezinde bulunmaktadır. Bazı fakihlere göre bu ayet miras ayetleri ve vasiyet ayeti ile mensuh iken Cumhura göre ise muhkemdir. İşte bu makale bu ihtilaflı görüşleri delilleri ve gerekçeleri ile ele alıp incelemektedir.