Doğa; insan ve sanattan çok daha önceleri vardı. Ancak insanın da bir doğa ürünü ve varlık olduğu düşünüldüğünde, belki de doğa için olumlu ya da olumsuz en büyük etkilere yine insanın neden olabileceğini düşünmeliyiz. Çünkü doğanın sunduğu zenginlik, insanoğlunun tarihsel sürecinde doğayı algılamasına, kendisine yararlı olacak tüm kaynakları çekip almasına zemin hazırlamıştır. İnsanlaştırılmış ve sanatın nesnesi olmuş doğa, “gerçek” ya da “doğanın tümü” anlamına da gelmemektedir. Doğa varlığına, insanın kendisini ve toplumu katmış olması, insan ve doğa arasında ‘varlık’ kavramının birçok kez incelenmesine olanak sağlamış, Gueyu ve John Ruskin gibi sanat düşünürleri tarafından da, doğa varlığının oluşumu olarak görülmüştür. Ele alınan sanat insanî bir olguya dönüştüğünde, insanın kendinden yansıttığı ve yine kendi içinde barındırdığı ‘varlık’ kavramı anlamını bozmaz. Sanatçı doğayı gözlemlerken, onu anlamadaki sezgi ve düşüncesi ‘güzellik’ kavramının ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Sanatçı artık doğanın etkisindedir ve onu ölçümlemekten vazgeçme gücünü kendinde bulabilmektedir. Sanatta ortaya çıkan her yeni akım da, doğa anlamında yeni bir anlayış ve yeni bir yorumdur. Doğanın güzel bir varlık olduğu, bu güzelliğin sanata örnek olduğu ve onu değiştirmenin gereksiz olduğu düşüncesi natüralist anlayışın temelini oluşturmaktadır. O halde doğa, vazgeçilemeyen bir varlık olarak her daim insanla birliktedir. Birbirinden asla kopamayan bu iki varlık bir yaratı sürecinin başlangıç ve bitişinde etkilidirler. Doğanın sundukları karşısında insanla başlayan sanatsal yaratı, doğanın kalıcılık ya da yok edicilik anlamındaki güçlü etkisiyle yerini belirler. Ortaya çıkan yapıt ya tamamen doğanın yok ediciliğine direnecek ya da bu gerçeğe boyun eğecektir. Sonuç olarak; doğa, insan ve sanat arasındaki ilişki, temeli doğaya dayanan, insanla şekillenen ve sanatla var olan anlamlar bütünüdür.
Nature existed long before humanity and art. However, as it is considered that human is a result of nature and an entity, we should think the biggest negative or positive impacts on the nature may be because of the humanity as well. This is because of the fact that, nature has prepared the base for humans to understand the nature, and to gather all profitable resources, throughout its historical process. Humanized nature and assimilated into a thing by art, does not mean that it is “true” or “the whole nature”. Because of bringing in the humanity itself and the society to its own existence, it let the term ‘substance’ to be observed between human and nature, and also seen as the formation of natural presence by art philosophers, Gueyu and John Ruskin. When the particular art subject becomes a humane fact, it does not deform the meaning of the term ‘presence’ that human hosts in and eventually reflects. When the artist is observing nature, understanding the concept of ‘beauty’ leads artist to perceive the intuition and thought of nature itself. The artist then gets influenced by the nature and finds the power of quitting to estimate it, inside. Every new movement in art that is emerged, is a new understanding and search by means of nature. The base of the concept of naturalism is the thought of the beauty of the nature, the lead of this beauty to art, and the unnecessary thought of changing it. Then, nature, is together with the human as an indispensable substance. This bonded and inseparable two presences are effective in either beginning and end of the existence process. Against all the offerings of the nature, the creativeness of art that begins with human, sets the place of the nature by its powerful effects in means of permanence or eradication. The work of art that is born, would either occupy the destroy or would obey this truth. As a result, the relationship between art, nature and human, is a combine on natural based, humanly shaped and artistically existed.