Oğuz Atay, Türk edebiyatında bireyin hem kendisiyle hem de toplumla olan çelişkilerini işleyen bir yazardır. Kendi değerlerine göre yaşayamayan birey, kendisini sorgularken, yeniden bir varoluşun ortaya çıktığını görürüz. Eserlerinde bireyin çıkmazlarını anlatırken dönemin sosyo-politik eleştirisini de mizahi bir üslupla ele alır. Bu çalışmanın amacı Oğuz Atay’ın 1990’lardan itibaren bir kült haline gelen eseri Tutunamayanlar adlı eseri sosyo-politik bağlamda yeniden okumaktır. Yayımlandığı dönemde modernist ve postmodernist anlatım teknikleriyle dikkat çeken eserde önemli olan bir diğer husus ise eserin içeriğidir. 1971-1972’de yayımlanan eser bu anlamda Cumhuriyetin ilk dönemleriyle beraber ortaya çıkan sosyal ve siyasal sorunlardan izler taşır. Yazarın daha çok ironik bir dille sorunsallaştırdığı toplumsal meseleler, kahramanlarının bilinçlerinde, onların konuşmalarında ortaya çıkar. Denilebilir ki Atay, Türk aydınının ontolojik sorunlarını mevzu bahis yaparken söz konusu sorunlara sebep olan toplumsal durumları da irdeler. Eserin ortaya çıkış amacı olarak düşünülebilecek intihar eylemi, bir aydın olan, daha doğrusu tutunamamış bir aydın olan Selim tarafından gerçekleştirilir. Onun yakın arkadaşı olan Turgut Özben’in bu ölümü araştırmasıyla beraber bizler de bir aydını intihara sürükleyen bireysel nedenlerin yanında toplumsal sebeplere de tanık oluruz.
Oğuz Atay is a writer who deals with the contradictions of the individual with himself and with the society in Turkish literature. When the individual who cannot live according to his or her own values questions himself, we see that a re-existence emerges. While discussing the dilemmas of the individual in his works, he handles the socio-political critique of the period in a humorous manner. The aim of this study is to re-read Oğuz Atay's work, Tutunamayanlar, which has become a cult since the 1990s, in the socio-political context. Another important issue in the work that attracted attention with modernist and postmodernist expression techniques in the period it was published is the content of the work. In this sense, the work published in 1971-1972 carries traces from the social and political problems that arose with the early periods of the Republic. Social issues, which the author has more problematized with an ironic language, emerge in the consciousness of heroes and in their speeches. It can be said that while Atay makes the ontological problems of Turkish intellectuals, he also examines the social situations that cause these problems. The act of suicide, which can be considered as the purpose of the creation of the work, is carried out by Selim, who is an intellectual, or rather, who could not hold onto it. As Turgut Özben, his close friend, investigates this death, we witness social reasons as well as individual causes that lead an intellectual to suicide.