Sosyolojide dil ve kültür iki önemli kavramdır. İnsanlar söyleyeceklerini ifade ederken en çok dili kullanır. Kültür ise bir toplumun sosyal etkileşim yoluyla elde ettiği yaşam tarzını ifade eder. Dil ile kültür arasında sıkı bir ilişki vardır. Dil kültürü nesillerden nesile aktaran bir taşıyıcı vazifesi görür. Hem kültür hem de dil her zaman değişen, gelişen ve birbirini etkileyen adeta organik olarak yaşayan sosyolojinin temel iki konusudur. Attilâ İlhan 1925-2005 yıllarında yaşamış roman, şiir ve dizi senaryoları yazmıştır. Yazar bunun yanında anı/deneme/söyleşi türünde eserlere de imza atmıştır. Uzun yıllar Avrupa’da yaşayan ve Türkiye’de yaşanan sosyal değişimin bizzat şahidi olan yazar sanat, kültür, siyaset, aydın meseleleri hakkında fikirler üretmiş ve bunları kaleme almıştır. Dil ve kültür ilişkisini ulusalcılık temelinde ele alan yazara göre yarım kalan Atatürk devrimlerini tamamlamanın yolu ulusal bir kültür sentezi yaratmaktan geçmektedir. Bu sentez tüm toplumların ihtiyaç duyduğu ve Batı’nın kurmayı başarabildiği bir sentezdir. Ancak taklitçilikten uzak ve özünü terk etmeyen ulusalcı bir anlayış bu sentezi kurabilir. Bu makalede bir Türk aydını olarak kabul edilen Attilâ İlhan’ın ulusçu bir anlayışla dil ve kültür kavramlarını nasıl ele aldığı tespit edilmeye çalışılacaktır. Ayrıca Attilâ İlhan’ın tez antitez ve sentez yoluyla elde ettiği “kültür bileşimi” kavramı eserleri çerçevesinde tartışılacaktır.
Language and culture are two important concepts in sociology. People mainly use the language for expressing themselves. On the other hand, culture expresses the lifestyle acquired by a society through social interaction. There is a close relationship between language and culture. Language serves as a carrier which transfers culture from one generation to another. Both culture and language are the two basic subjects of sociology that are constantly changing, developing and affecting each other as if they are organic elements. Attila İlhan lived from 1925 to 2005 and he wrote novels, poems and TV series scenarios. The author further created works in form of memories, essays and interviews. The author lived in Europe for long years and witnessed the social change in Turkey. He created and wrote his ideas on art, culture, politics and on intellectual issues. According to the author addressing the language-culture relationship on the basis of nationalism, creation of a national synthesis of culture would be the way for completing Ataturk’s revolutions which had been left incomplete. This synthesis is essential for all societies and tried to be established by the Western societies. Only a nationalistic approach which refrains from imitation and remains loyal to its originals would be able to form this synthesis. The aim of the study is to find out how Attila İlhan, a Turkish intellect, addressed the concepts of language and culture within the framework of a nationalistic approach. Furthermore, the concept of “cultural compound” obtained by Attila İlhan through thesis and antithesis approach will be discussed within the framework of his works.