Osmanlı-Avusturya ilişkileri, 14. yüzyılda başlamıştır. Çünkü Türkleri Avrupa’dan atmak isteyen Doğu Avrupalı koa-lisyon güçlerine Avusturyalı Habsburglar da destek vermişlerdir. Avrupa yönündeki Türk ilerleyişi, takip eden iki yüz-yılda hızla devam etmiştir. Türkler, Fatih Sultan Mehmet devrinde İstanbul’un fethinden sonra Avusturya sınırına epey yaklaşsa da bu dönemde Osmanlı-Avusturya ilişkileri henüz yoğunluk kazanmamıştır. Avusturya için asıl Türk tehlikesi Kanuni Sultan Süleyman devrinde başlamıştır. Çünkü Kanuni’nin Macaristan’ı fethinden sonra Osmanlı-Devleti ile Avusturya sınır komşusu olmuştur. Bundan sonra iki devletin çıkarlarının aynı bölgede çatışması, yüzyıl-larca sürecek olan bir savaşlar sürecinin başlamasını kaçınılmaz hale getirmiştir. Tabi ki bu mücadeleler esnasında her iki taraf da birçok esir ele geçirmiştir. Osmanlı Devleti’nin, ele geçirdiği Avusturyalı esirler hakkında bilgi veren kaynak-ların sayısı, özellikle II. Viyana kuşatması sonrasında artmaktadır. Bu kaynakların verdiği bilgilerden, esirlere bazı şartlarla özgürlüklerine kavuşma hakkı tanınmıştır. Esirler, genellikle fidye ödeyerek özgürlüklerine kavuşabilmişlerdir. Sıkça başvurulan diğer bir kurtulma yolu ise din değiştirme olmuştur. İslam’ı kabul eden esirler, serbest bırakıldığı gibi devlet hizmetine alınma, maddi destek gibi devlet tarafından sağlanan bazı imkan ve ayrıcalıklardan da faydalan-mışlardır.
The Ottoman-Austrian relations began in the 14th century. Because, the Austrian Habsburgs also supported the Eas-tern Europaen coalition forces who wanted to expel the Turks from Europe. The Turkish push towards Europe con-tiuned rapidly during the next two countries. Although the Turks approached the Austrian border after the conquest of Istanbul in the reign of Mehmet II, the Ottoman-Austrian relations did not intensify in this period. The real Turkish danger began for Austria during the reign of Suleiman the Magnificent. Because, after Suleiman conquered Hungarn the Ottoman Empire and Austria were henceforth neighbors shared common borders. As the interests of both states subsequently clashed in the same area, the beginning of a process of long wars became inevitable. Undoubtedly, both sides seized many captives during these struggles. The number of sources giving informations about the Austrian capti-ves that had been seized by the Ottoman Empire is increasing especially after the second siege of Vienna. Under certain conditions, the prisoners were granted the right to obtain their freedom. The prisoners could usually gain their freedom by paying ransom. Another preferred war to become free was the conversion. The prisoners who accepted Islam were not only released, but also benefited from some possibilities and privileges provided by the state, such as being admit-ted into the state service or financial support.