İşlevsel bozukluklara ve yaşam kalitesinin düşmesine yol açabilen travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), toplumda yaygın olarak görülen bir ruh sağlığı sorunudur. Geleneksel yüz yüze terapiler TSSB tedavisinde etkin olsa da erişim zorlukları, yüksek maliyetler, damgalanma korkusu, kültürel engeller ve tedaviyi yarıda bırakma oranlarının yüksekliği gibi faktörler, bu tedavi yöntemlerinin etkinliğini sınırlamaktadır. Özellikle coğrafi engeller, zaman kısıtlamaları ve uzman sayısının yetersizliği bireylerin profesyonel destek almasını zorlaştırmaktadır. Mobil sağlık uygulamaları kolay ve erişilebilir olmaları, anonimlik sağlamaları, düşük maliyetli olmaları, terapide destekleyici unsur olmaları ve zaman-mekân esnekliği sunmaları nedeniyle TSSB tedavisinde umut vadeden alternatifler olarak ortaya çıkmaktadır. Bu uygulamalar, kullanıcıların belirtilerini anlık olarak takip etmelerine, terapi seansları dışında da egzersizlere devam etmelerine ve tedavi süreçlerine daha aktif katılım sağlamalarına olanak tanımaktadır. Bu düşünceden hareketle bu makalede TSSB tedavisine yönelik geliştirilen mobil sağlık uygulamalarının tanıtılması ve incelenmesi amaçlanmaktadır. Uygulamalar, kullanılan platformlar, terapötik yaklaşımlar, içerik ve özellikler bakımından ele alınacak ve ilgili literatüre dair kapsamlı bir tablo sunulacaktır. Özellikle etkinliklerine dair yapılan kanıta dayalı çalışmalar ve meta-analizler göz önünde bulundurularak uygulamaların avantajları ve sınırlılıkları değerlendirilecektir. TSSB için geliştirilen mobil sağlık uygulamaları Türkiye alan yazını için oldukça yeni bir alan olarak görülebilir. Bu sebeple çalışmanın Türkiye'de geliştirilecek yeni uygulamalar için rehber niteliğinde olması ve TSSB tedavisinde mobil teknolojilerin kullanımını teşvik etmesi beklenmektedir. Ayrıca travmatik olayların sıkça yaşandığı ve psikososyal destek hizmetlerine erişimde güçlüklerin bulunduğu ülkemizde kültürel ve dilsel uyuma sahip yerel uygulamaların geliştirilmesinin önemi vurgulanmaktadır. Bu alanda yapılacak multidisipliner iş birlikleri ile mobil sağlık uygulamalarının etkinliğinin artırılması ve daha geniş kitlelere ulaşılması hedeflenmektedir.
Post-Traumatic Stress Disorder (PTSD), which can lead to functional impairments and a decline in quality of life, is a prevalent mental health disorder worldwide. Although traditional face-to-face therapies are effective in treating PTSD, factors such as accessibility challenges, high costs, fear of stigmatization, cultural barriers, and high dropout rates limit the effectiveness of these treatment methods. In particular, geographical barriers, time constraints, and an insufficient number of specialists make it difficult for individuals to receive professional support. Mobile health (mHealth) applications have emerged as promising alternatives in PTSD treatment due to their ease of use, accessibility, anonymity, low cost, supportive role in therapy, and flexibility in time and location. These applications enable users to monitor their symptoms in real-time, continue exercises outside therapy sessions, and participate more actively in treatment processes. Based on this premise, this article aims to introduce and examine mobile health applications developed for PTSD treatment. The applications are analyzed in terms of platforms used, therapeutic approaches, content, and features, providing a comprehensive overview of the relevant literature. The advantages and limitations of these applications are evaluated, especially considering evidence-based studies and meta-analyses regarding their effectiveness. Mobile health applications developed for PTSD are relatively new in the Turkish literature. Therefore, this study is expected to serve as a guide for developing new applications in Turkey and to encourage the use of mobile technologies in PTSD treatment. Additionally, the importance of developing culturally and linguistically appropriate local applications in our country, where traumatic events are frequent and access to psychosocial support services is challenging, is emphasized. Through multidisciplinary collaborations in this field, it is aimed to enhance the effectiveness of mobile health applications and reach broader populations.