Kültür, bir toplumun tarihî mirasından gelen ve zamanla değişerek günümüze uyum sağlayan duyguları, düşünceleri ve hayat tarzlarını ifade eder. Kültürü besleyen unsurlardan biri de motiflerdir. Türk kültüründe derin anlamlar taşıyan unsurlardan biri de ağaç motifidir. İslâmiyet öncesinden bugüne ağaç motifinin günlük hayatın anlamlandırılmasında önemli bir rol oynadığı görülür. Ağaç, kökleri yeraltında, gövdesi yerin üstünde ve dallarıyla gökyüzüne uzanan, manevî güçler taşıyan bir varlık olarak müşahede edilir. Bu tasavvur, ağaca metafiziksel değerler atfedilmesine yol açar. Türk mitolojisine göre tabiatta, ağaçlar, ormanlar, göller ve akarsular gibi doğal unsurlar kutsal sayılır. Bu makalede günümüzde yaşayan şairlerden Halil Gökkaya’nın “Ardıç, Ceviz, Çınar ve Dut Ağaçları” konulu şiirleri kültürümüz açısından değerlendirilecektir. Şiirlere konu olan “Ardıç ”, sözlü ve yazılı kültürde özel bir yere sahip olan sembolik bir ağaçtır. Ata yurdumuz Türkistan bölgesinde mezarların başına ardıç ağacı dikilmesi geleneği asırladır devam etmektedir. Cevizin, tasavvufi, metaforik anlatımlara konu olmasıyla; Mevlânâ’ya göre, olgunluğa erişmiş üç meyveden birinin ceviz olduğu ifade edilmiş, ceviz; olgun bir insanın haline benzetilmiştir. Ceviz ağacı; topraklarımızda kök salan, uzun ömürlü bir varlık olarak tanımlanmakta ve güçlü, geleneksel detaylanışıyla devlet-ebed-müddet fikriyatına müşahede edilmektedir. Ayrıca ceviz meyvesinin; sûf
î anlatısında hakikati ve hakikate ulaşma yolunu temsil ettiği bilinmektedir. Çınar ağacı ise, Buhara’dan Balkanlara Türkler için gücün sembolüdür. Medeniyet mefkûresinde uzun ömür ve dayanıklılığı temsil etmektedir. Osmanlı saray geleneğinde şehzadelerin doğumuyla birlikte çınar ağacının dikilmesi, çocuğun ömrünün uzun ve sıhhatli bir bedene sahip olması dileğini yansıtmaktadır. Osman Gazi’nin rüyasında gördüğü çınar ağacı ise dünyanın her bir tarafında Türk hâkimiyetinin izlerini muştulamaktadır. Ağacın soyu bildirir şekilde ifadesi nedeniyle, “soy ağacı” temsili de günümüzde sıkça kullanılmaktadır. Dut ağacına gelince, Türk kültüründe bereket, dayanıklılık ve manevî gücü sembolize etmektedir. Şair bu konuları şiirlerinde ustaca dile getirmiştir.
Culture refers to the feelings, thoughts and lifestyles that come from the historical heritage of a society and change over time and adapt to the present day. Motifs are one of the elements that enrich culture. In Turkish culture, the tree motif is one of the elements that holds significant meaning. The tree motif has been crucial in interpreting daily life since pre-Islamic times. The tree is perceived as an entity with roots underground, a trunk above the ground, and branches extending to the sky, embodying spiritual powers. This conception leads to the attribution of metaphysical values to the tree. According to Turkish mythology, natural elements such as trees, forests, lakes, and rivers are considered sacred. In this article, the poems of Halil Gökkaya, one of the poets living today on "Juniper, Walnut, Sycamore and Mulberry Trees" will be evaluated in terms of our culture. "Juniper", which is the subject of the poems, is a symbolic tree that has a special place in oral and written culture. The tradition of planting juniper trees at the graves in Turkestan, our ancestral homeland, has been going on for centuries. Walnut is the subject of mystical and metaphorical expressions. Walnut, with its deep-rooted and long-lating structure the idea of state-eternity-duration is observed in the tradition. The plane tree is the symbol of power for Turks from Bukhara to the Balkans. It represents longevity and durability in the ideal of civilization. Because of the tree's expression of lineage, the representation of "family tree" is also frequently used today. As for the mulberry tree, it symbolizes fertility, endurance, and spiritual strength in Turkish culture. The poet has skillfully expressed these issues in his poems.