20. yüzyılın yarısından itibaren sanat dünyasında dikkat çekmeye başlayan ve günümüz çağdaş sanat pratiğinin ayrılmaz bir parçası haline gelen koku ve koku duyusu odaklı çalışmalar, sanatta kullanılan kokuya ilişkin atfedilen terminolojinin sorgulanması gerekliliğini gündeme getirmektedir. Yeni tekniklerle birlikte hem duyular arası geçişin teorik kavramlarında karşılaşılan zorluklar hem de kokunun geçirgen, uçucu, belirsiz yapısı nedeniyle sanatın sınırlarını zorlayan tanımsızlığı/geçiciliği, bu sanatsal ifade ve duygu yoğunluklu deneyimin yeni boyutlarının postyapısalcı/Deleuzeyen bir metodoloji üzerinden tartışmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Bu makalede, Larry Shiner’ın scent art veya art scents, Francesca Bacci’nin ise scent-ific art alt başlığı altında ele aldığı sanat yapıtlarındaki koku olgusu irdelenip, Jim Drobnick’in kokunun eserlere kasıtlı eklemlendiği yani maddeselliğine ve iletimine odaklanan olfactory art büyük başlığı ile kategorize ettiği şekli örnekler üzerinden incelenmektedir. Bu inceleme üzerine tespit edilen ihtiyaçlarla ilgili sanat düzenine yeni bir kavram önermeyi amaçlayan çalışma; kokunun duyusal varlığı-maddeselliği olsun olmasın, kavramsallığına, sonra’sına vurgu yaptığı kanısıyla, büyük başlığın (olfactory art’ın) dönüşümünü po’scent art bağlamında değerlendirip, uluslararası literatüre katkı sağlamayı hedeflemektedir. Bu pratiğin sonucu olarak sanattaki kokusal eylemin kendiliği kokusal duygulanım (olfactory affection), eylemin amacı po’scent art, eylemin araçsallaştırılması ise olfactory art olarak değerlendirilmektedir. Öte yandan olfactory art’ın ‘olfaktör sanatı’, ‘koku alma sanatı’ veya ‘koku sanatı’ olarak çevrilen Türkçe karşılıkları, söylemlerimizi yansıtmakta yetersiz kaldığı için, çalışma boyunca ilgili ‘olfactory art’ terimi, görme duyusu odaklı eserlerin görsel sanatlar olarak adlandırılmasına paralel, kokusal sanat olarak tanımlanmıştır.
Works focused on scent and the sense of scent, which have begun to attract attention in the world of art since the mid-20th century and have become an integral part of today’s contemporary art practices, bring up the necessity of questioning the terminology attributed to the scent used in art. With the new techniques, the challenges encountered in the theoretical concepts of intersensory transition and the indefinability/transience of scent, which pushes the limits of art due to its permeable, volatile and vague structure, make it inevitable to discuss the new dimensions of this artistic expression and emotion-intensive experience through a poststructuralist/Deleuzian methodology. In this article, the phenomenon of scent in works of art, which is discussed under the sub-title of scent art or art scents by Larry Shiner and scent-ific art by Francesca Bacci, is addressed, and the form categorized by Jim Drobnick under the broader title of olfactory art which focuses on intentional articulation of scent to the works of art, that is, its materiality and transmission, is examined by examples. Aiming to propose a new concept to the art order regarding the needs identified based on this examination, the study evaluates the transformation of the broader title (olfactory art) in the context of po’scent art, based on the opinion that it emphasizes the conceptuality and afterness of the smell, whether it has a sensory existence-materiality or not, and also aims to contribute to the international literature. As a result of this practice, the essence of the olfactory action in art is considered olfactory affection, the purpose of the action is considered po’scent art, and the instrumentalization of the action is considered olfactory art. On the other hand, since Turkish translations of olfactory art which correspond to ‘olfaktör sanatı’, ‘koku alma sanatı’ or ‘koku sanatı’ are insufficient to reflect our discourses, throughout the study, the relevant term has been used as kokusal sanat, in parallel with the naming of works focused on the sense of sight as visual arts.