Modern bir devletin organlarında kuvvetler ayrılığı ilkesi doğrultusunda yetki paylaşımı yapılmıştır. Genel anlamda yasama organı kural koymakta, bir icra organı niteliğinde olan yürütme organı kuralları uygulamakta, yargı organı ise tüm bu faaliyetlerin hukuka uygunluğunu denetlemektedir. Devlet organları tarafından yerine getirilen faaliyetler anayasal düzenlemelerle sınırlandırılmıştır. Diğer bir ifadeyle, anılan organlar görevlerini ifa ederken anayasaya uygun davranmak zorundadırlar. Ancak maalesef bu ilkeyi belirlemek hiçbir zaman yeterli olmamaktadır. Anayasaya uygun hareket etme ilkesini hayata geçirebilmek için bazı pratik ve etkili önlemlerin alınması adeta zorunluluk arz etmektedir. Bu doğrultuda demokratik rejimle yönetilen ülkelerde çeşitli yollarla anayasaya uygunluk denetimi yapılmaktadır. Günümüzde ülkeler, anayasaya uygunluk denetimi yapacak olan organın yapısına, görev alanına ilişkin farklı oluşumlar ortaya koymuşlardır. Şüphesiz ki anayasaya uygun hareket etme kuralını pratikte sağlayabilmenin en etkili yolu, anayasa yargısının kabul edilmesinden geçmektedir. Anayasa yargısı, anayasaya uygunluk denetiminin yargı organları aracılığıyla yapılması ve anılan denetime ilişkin yöntem ve esasların benimsenmesi anlamına gelir. Ancak anayasallık denetimi yapan yargı organları görevlerini yerine getirirken çeşitli zorluklarla, baskılarla mücadele etmek zorunda kalabilirler. Söz konusu mücadelede en güçlü rakip ise siyaset sahnesinde rol alan aktörlerdir. Kısaca ifade etmek istersek, anayasa yargısı ve siyaset kurumu arasında bir etkileşim söz konusudur. Söz konusu etkileşim anayasa yargısı aleyhine sonuçlanabilmekte, bu doğrultuda anayasaya uygunluk denetimi yapan mahkemelerin görev ve yetkileri sınırlanabilmektedir. Makalede genel hatlarıyla anayasa yargısının niteliği, kapsamı ve anayasaya uygunluk denetiminde örnek bir yüksek mahkeme modeli oluşturan Macaristan Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerinde 2011 yılında yapılan değişiklik ve yine aynı kapsamda İsrail’de gerçekleştirilmeye çalışılan yargı reformu incelenmiştir.
In the organs of a modern state, authority is shared in line with the principle of separation of powers. In general terms, the legislative body follows the rules, the executive body, which is an executive body, implements the rules, and the judicial body supervises the legality of all these activities. Activities carried out by state bodies are limited by constitutional regulations. In other words, the said bodies must act in accordance with the constitution while performing their duties. However, unfortunately, determining this principle is never sufficient. In order to implement the principle of acting in accordance with the Constitution, it is almost necessary to take some practical and effective measures. In this regard, in countries governed by democratic regimes, constitutionality checks are carried out through various means. Today, countries have put forward different formations regarding the structure and field of duty of the body that will carry out constitutionality review. Undoubtedly, the most effective way to ensure the rule of acting in accordance with the constitution in practice is through the acceptance of constitutional jurisdiction. Constitutional jurisdiction means carrying out the constitutionality review through judicial bodies and adopting the relevant methods and principles. However, judicial bodies that review constitutionality have to struggle with various difficulties and pressures while performing their duties. The strongest rivals in this struggle are the actors who play a role in the political scene. To put it briefly, there is a interaction between the constitutional judiciary and the political institution. Aforementioned interaction may result against the constitutional judiciary, and accordingly, the duties and powers of the courts that carry out constitutionality review may be limited. In the article, the change made in 2011 in the duties and powers of the Hungarian Constitutional Court, which constitutes an exemplary high court model in the nature and scope of the constitutional judiciary and constitutionality review and the judicial reform attempted to be carried out in Israel within the same scope are examined.