Tom ve Jerry karakterleri, başta ABD olmak üzere tüm dünyada sevilen ve tanınan kurmaca canlandırma karakterleridir. Kurmaca karakterler, içerisinde bulundukları toplumun şartları ile şekillendikleri gibi bu şartları da şekillendirmektedirler. ABD tarihinde siyahilere karşı uygulanan kölelik 1838 yılında sonlanmakla birlikte ardından uygulanan yerel ayrımcılık yasaları ile etkileri sürmüştür. Ayrımcılık yasaları 1964 yılında ortadan kalkmıştır. Siyahi ayrımcılığının uygulandığı yakın geçmişte toplumun siyahilere ilişkin algısı da bu ayrımcılığa uygun şekilde oluşmuştur. 1940 yılında ABD’de üretilmeye başlanan Tom ve Jerry çizgi filmleri de bu durumun pek çok örneğini içermektedir. Çocuk hedef kitlesine sahip olan Tom ve Jerry kısa canlandırma filmlerinde siyahi temsilleri ve bu temsillerin uğradığı değişimler ABD medyasında konuya yaklaşımın anlaşılması için önemlidir. Bu tarihsel okumalar, ABD deki siyahilerin medyadaki negatif temsillerine karşı gelişen yüksek hassasiyetlerin anlaşılmasına da katkı sağlayacaktır.
The characters of Tom and Jerry are fictional animated characters beloved and recognized worldwide, primarily in the United States. Fictional characters not only shape themselves based on the conditions of the society they exist in, but they also influence and shape those very conditions. Although slavery against Black people in American history ended in 1838, its effects persisted through subsequent local discriminatory laws. These discriminatory laws were eventually eliminated in 1964. The societal perception of Black individuals in recent history, when racial discrimination was prevalent, was influenced by this discrimination. The Tom and Jerry animated series, which started production in the United States in 1940, contains numerous examples of this situation. Within the short animated films targeted at children, the representation of Black characters and the transformations these representations underwent are crucial for understanding the approach of the American media to this subject. These historical analyses will also contribute to understanding the heightened sensitivity that developed among African Americans in response to the negative portrayals of their community in the media in the United States.