Covid-19 pandemi süreci, yalnızca sağlık odaklı sorunların ortaya çıktığı değil, aynı zamanda sosyolojik anlamda ciddi boyutlara varan toplumsal sorunların da ortaya çıktığı bir dönemdir. Özellikle de pandemi ile birlikte yaşanan ekonomik zorluklar, bireylerin çatışma ve şiddet eğilimlerinde artışa sebebiyet vermiştir. Dolayısıyla bu durum, bireylerin ev yaşamlarına etki ederken, aile içi şiddeti de tetiklemiştir. Bunun sonucunda hane içinde yaşanan fiziksel ve psikolojik şiddet daha da görünür hale gelmiştir.
Bu araştırmada, İstanbul İli Şişli İlçesi’nde, farklı sosyokültürel yapıları oluşturan mahallelerde ikamet eden, 18 yaş üstü 700 birey ile bir anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre hane içinde, her iki şiddet türünü de yaşayanların sayısı yaşamayanlara oranla daha azdır. Öte yandan sonuçlar, temel ihtiyaçları karşılaşma ve ekonomik sıkıntılar konusunda yaşanan sorunların etkisi ile artan fiziksel ve psikolojik şiddet oranının, bu konuda sıkıntıları bulunmayan katılımcılara göre yüksek olduğunu göstermektedir.
The Covid-19 pandemic process is a period in which not only health-oriented problems emerge, but also social problems that reach serious sociological dimensions. In particular, the economic difficulties experienced with the pandemic have led to an increase in the tendency of individuals to conflict and violence. Therefore, this situation, while affecting the home life of individuals, also triggered domestic violence. As a result, physical and psychological violence in the household has become more visible.
In this research, a survey was conducted with 700 individuals over the age of 18 residing in the districts of Şişli, Istanbul, which constitute different socio-cultural structures. According to the results of the research, the number of people who experience both types of violence is less than those who do not. On the other hand, the results show that the rate of physical and psychological violence, which increases with the effect of problems in meeting basic needs and economic difficulties, is higher than the participants who do not have any problems in this regard.