İkinci Dünya Savaşı sonrasında, Avrupalı ülkelerden, sanayisini geliştirmekte olan ve iş gücü açığını ortadan kaldırmak isteyen Almanya, üretim hızını artırmak için göç yoluyla işçi temin etmeyi amaçlamıştır. Bu sebeple Türkiye’den 1961’de, ilk Türk işçi göçünü almıştır. 1974 yılında aile birleşmesi yasasıyla Türk işçilerin Almanya’da devamlı kalmaları mümkün hale gelmiş, zamanla Türkiye’deki ailelerini de yanlarına almaya başlamışlardır. Bu göçler birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Almanya’daki göçmenlerin yaşadıkları bu zorluklar edebiyata, türkülere ve sinemaya yansımıştır. Bu çalışmada Almanya’daki Türkiyeli göçmenlerin yaşadığı koşulları konu edinen filmler, göç, kimlik, aidiyet, diaspora, insani güvensizlik, çatışma, asimilasyon kavramları çevresinde incelenmiştir. Bu çalışmada nitel araştırma yöntemi ve içerik analizi tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın kapsamı ve amacı, Almanya’ya çok sayıda göç etmiş Türkiyeli göçmenlerin orada yaşadıkları hayatın Türk sinemasına nasıl yansıdığını araştırmaktır. Bu filmler çerçevesinde yapılan analizler gösteriyor ki, Türkiye’deki kişiler için sadece anlatılardan oluşan ve hayal dünyasında tamamlanan Almanya yaşamı, aslında her anlamda göçmenlerin çok büyük sorunlar yaşadığı bir dünyadır ve göç eden bireyler de büyük hayallerle gittikleri Almanya’da beklemedikleri bir kaosa mecbur kalmışlardır.
After the Second World War, Germany, which was developing its industry among other European countries and wanted to eliminate the labor gap, aimed to recruit workers through migration to increase the speed of production. Accordingly, the first migration from Turkey occurred in 1961.In 1974, the family reunification law for Turkish laborers made it possible to stay in Germany permanently, and bring their family as well. These migrations brought along many problems. These difficulties experienced by immigrants in Germany have been reflected in literature, folk songs and cinema. In this study, films demonstrating the living conditions of the Turkish migrants were examined around the concepts of migration, identity, diaspora, human insecurity, conflict and assimilation. In this study, qualitative research method and content analysis technique were used. The scope and the purpose of the study is to reveal how the life of Turkish migrants is demonstrated throughout the cinema. Consequently, the life of Germany, consisting only of narratives for people in Turkey and imagination completed in Germany, is, is a place where every migrant faces enormous problems and compelled to chaos whereas they expected big dreams come true.