Gizemli ve görkemli medeniyetlerin başında gelen Antik Mısır medeniyeti ve kentleri MÖ 3000 yılında Kral Menes tarafından Nil Nehri çevresine inşa edilmiştir. Tarihsel süreçte çoğu yerde değişiklik göstererek ortaya çıkan kentlerin, Eski Mısır’da ortaya çıkışı apayrı bir görünüm sergiler. Etrafı surlarla çevrili ve sağlam bir biçimde kurulmuş kentlerin olmadığı Eski Mısır’dan günümüze belki pek çok şey ulaşmıştır, ancak kentlerin kendisinden geriye pek bir şey kalmamıştır. Mısır medeniyetinde kent yerleşimlerinde görülen kolonlu açık mekân projeleri, anıtsal yapılar, mekânsal yapılandırmadaki geometrik düzen ve formalizm, kumul alanların peyzaj özellikleri, avlular, kent siluetinde belirleyici olan palmiye ağaçları kentsel imaj ve görüntünün ana unsurlarıdır. Eski Mısır’da kentlerde anıt mezar ve tapınaklar olan piramitlerin, kent siluetinin hâkim yapılanması olduğunu görüyoruz. Sınırlandırılmış açık mekân kurgulanmalarıyla biçimsel düzlemde belirgin geometrik formların tercih edildiği yapılar ile informal kent dokusunun entegre edildiğini söylemek mümkündür. Mısır’da yerleşik yaşama geçişin ardından kentleşme sürecinin, mimari yapılardaki artışın, tarımsal ilerlemenin ve idari sistemin gelişme kaydettiğini biliyoruz. Doğaldır ki bu süreç sosyal yaşamı biçimlendirerek bazı meslek gruplarının ve çeşitli sınıfların ortaya çıkmasını da beraberinde getirmiştir. Yeterli seviyede gelişme gösteremeyen Eski Mısır kentlerinde kanalizasyon sistemi yoktu ve halk kent yaşamından yoksundu; dolayısıyla bunları kentsel gelişimin önündeki engeller olarak sayabiliriz. İnsanlarının monoton bir yaşam sürdüğü Eski Mısır’da, kentler de aynı tekdüzelik içinde kalmış, sanatı da binyıllarca aynı çizgi içinde seyretmiştir.
Ancient Egyptian civilization and cities, which are among the leading mysterious and magnificent civilizations, were built around the Nile River in 3000 BC by King Menes. The emergence of cities, which changed in many places in the historical process, in Ancient Egypt shows a completely different vision. Perhaps a lot of things survived from Ancient Egypt, where there were no firmly established cities surrounded by walls, but not much remained of the cities themselves. Open space projects with columns in urban settlements in Egyptian civilization, monumental structures, geometric order and formalism in spatial configuration, landscape characteristics of sand dune areas, courtyards, and palm trees, which are decisive in the city silhouette, are the main elements of the urban image. It is seen that the pyramids, which were the monumental tombs and temples in cities in ancient Egypt, were the dominant structures of the city silhouette. It is possible to argue that the informal urban texture was integrated with the structures in which distinctive geometric forms were preferred on the formal plane with limited open space buildings. It is already known that the urbanization process, the increase in architectural structures, agricultural progress, and the administrative system developed after the transition to settled life in Egypt. Naturally, this process also shaped social life and brought with it the emergence of some occupational groups and various classes. Ancient Egyptian cities that did not develop at adequate levels did not have sewer systems and the people were deprived of urban life. For this reason, these can be listed as the obstacles to urban development. In Ancient Egypt, where the people lived a monotonous life, the cities remained in the same monotony, and their art followed the same line for millennia.