Son yıllarda iletişim teknolojilerinde yaşanan değişimler ülkeleri sınır ötesi yayıncılıklar yapmaya ve bu yolla ülkelerini bir cazibe merkezi haline getirmeye teşvik etmiştir. Bu bağlamda, uluslararası kapsamda yaygınlaşan yumuşak güç kullanımı, bir iletişim stratejisi olarak daha fazla önem kazanmıştır. Bu makalede Avrupa’nın ve dünyanın etkili bir yumuşak güç kullanıcısı olan Birleşik Krallık’ın uluslararası arenada yayıncılık yapan medya organı BBC incelenmiştir. BBC’nin Birleşik Krallık’ın yumuşak güç kullanımına nasıl etkide bulunduğu ve BBC özelinde ülkenin nasıl bir yumuşak güç politikası sürdürdüğü açıklanmıştır. Çalışmanın evrenini Birleşik Krallık’ta yayın yapan tüm medya organları oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklemini ise BBC oluşturmaktadır. BBC’nin seçilmesinin nedeni ise uluslararası iletişimde yayıncılık ve habercilik anlamında ilk faaliyetleri gerçekleştirmesinden kaynaklanmaktadır. BBC’nin yumuşak güç aracı olarak üstünlüğü göz önüne alındığında, Birleşik Krallık’ın bu alandaki politikalarını incelemek konuyu daha da önemli hale getirmektedir.
Changes in communication technologies in recent years have encouraged countries to make cross-border broadcasting and, in this way, to make their countries a center of attraction. In this context, the use of soft power, which has become widespread in the international context, has gained more importance as a communication strategy. In this article, the international media organ of the United Kingdom, which is an influential soft power user in Europe and the world, is analyzed. It has been explained how the BBC has an impact on the UK's use of soft power and how the country maintains a soft power policy in the BBC. The universe of the study consists of all media organs broadcasting in the United Kingdom. The sample of the study is BBC. The reason why the BBC was chosen is that it carried out the first activities in international communication in terms of broadcasting and journalism. Considering the superiority of the BBC as a soft power tool, examining the policies of the United Kingdom in this area makes the issue even more important.