Tahkim, gizlilik ve hızlılık başta olmak üzere birçok nedenden ötürü günümüzde uygulama alanı oldukça genişleyen alternatif uyuşmazlık çözüm yollarından biridir. Bununla birlikte “zayıfın korunması” düşüncesiyle, bazı uyuşmazlıkların tahkime elverişli olup olmadıkları tartışılmakta olup; bunlardan biri de kira sözleşmelerine ilişkin uyuşmazlıklardır. Türk Hukuku bakımından bu tartışmaların odak noktası, konut ve işyeri kiralarında kiracının zayıf durumda olması ve Türk Borçlar Kanunu’ndaki düzenlemelerin kamu düzenine ilişkin olup olmadığıdır. Bu çalışmanın amacı, konut ve çatılı işyeri kiralarından doğan uyuşmazlıkların tahkime elverişli olup olmadıklarını belirlemektir. Bu çerçevede öncelikle Türk Hukuku’nda kabul edilen “tahkime elverişlilik” kıstası, karşılaştırmalı hukuktaki eğilim göz önüne bulundurularak inceleme konusu yapılacaktır. Bunun ardından, konuya ilişkin olarak doktrinde ileri sürülen görüşler ve Yargıtay’ın bakış açısı tespit edilecektir. Son olarak ise öğretideki görüşler ve Yargıtay kararları, önce Türk Hukuku’nda kabul edilen tahkime elverişlilik kıstası bakımından değerlendirilecek ve olması gereken hukuk bakımından önerilere yer verilecektir.
Arbitration is one of the alternative dispute resolution methods whose application area is expanding these days due to many reasons, especially confidentiality and speed. However, whether some disputes are suitable for arbitration is discussed due to the idea of "protecting the weak", and one of them is the disputes related to lease agreements. The focus of these discussions in terms of Turkish Law is the weak position of the tenant in housing and workplace rents and whether the regulations in the Turkish Code of Obligations are in relation with public order. The purpose of this study is to determine whether the disputes arising from housing and roofed workplace rents are suitable for arbitration. In this framework, first, the criterion of “arbitrability” accepted in Turkish Law will be examined by considering the tendency in comparative law. After that, the opinions put forward in the doctrine and the perspective of the Supreme Court will be examined. Finally, the opinions in the doctrine and the decisions of the Supreme Court will be evaluated in terms of the arbitrability criteria accepted in Turkish Law, and suggestions will be given in terms of how the law should be.