Küreselleşme, toplumların dijital teknolojilerle olan ilişki ve etkileşimlerini artmıştır. Bu nedenle küresel sorunlar ile yüz yüze gelinmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Küresel dünyanın; toplumsal, ekonomik, nükleer, biyoteknik, ekolojik, vb. riskleri konusunda, sorunların giderilmesi, bireylerin bilgi arama eğilimini arttırmıştır. Risk toplumu olarak da adlandırılabilecek olan bu süreç, içinde yaşayanlara, korku ve kaygılarla başa çıkma zorunluluğunu dayatmaktadır. Belirli bir sınırlı coğrafyada kalmayıp, tüm gezegenin ortak sorunu haline gelen ve önceden tahmin edilemez, ani ortaya çıkan söz konusu risklerin üzerinde karar verecek bir sosyal kurumun olmaması, riske karşı koruyucu önlemlerin alınmasını zorlaştırmaktadır. Bireyler, söz konusu riskler hakkında bilgi sahibi olma ve bilinçlenme yoluyla ancak kendilerini koruyabilecekleri için, sosyal medya hem riskin kendisinin tanımlanmasında hem de bilgi paylaşımı yoluyla riske karşı olası çözümlerin üretilmesi ve farkındalığın gelişiminde önemli işlevler üretmektedir. Günümüzde Web 2.0 kullanıcıları arasında yoğun paylaşımlar gerçekleşmektedir. İnternet olanaklarının yaygınlaşması ve mobil teknoloji kullanımının artması, gündelik yaşamın sorunları hakkında bilinçlenme konusunda sosyal medya kullanımını vazgeçilmez hale getirmiştir. COVID-19 salgın sürecinde, haber kaynaklarına erişimde çeşitli sosyal medya ortamlarının kullanımı gerekli olmuştur. Dolayısıyla, sosyal medya okuryazarı olan herkes hem haber kaynaklarına erişim hem de kendi haberini oluşturma ve paylaşım kolaylığı nedeniyle “yeni nesil habercilik pratikleri” içinde yer almaktadırlar. Sosyal medya bireylerin salgına ilişkin süreç hakkında ulusal ve küresel boyutta iletişim, etkileşim, iş birliği geliştirmelerini olanaklı kılmıştır. Çünkü konuya ilişkin haber, fotoğraf, bilgi ve çeşitli içeriklerin paylaşılmaları yoluyla, kullanıcıları “potansiyel birer gazeteci” olarak yetiştirmektedir. Bu bağlamda sosyal medya ortamları, geleneksel medyanın tek yönlü ve yavaş haber aktarımı nedeniyle genç kuşaklar tarafından daha çok tercih edilmektedir. Ancak dijital bölünmenin varlığı ve medya okuryazarlığının farklılıkları, bireylerin sosyal medya kullanım pratiklerini değiştirmektedir. Bu çalışmada, Koronavirüs (Covid-19) pandemi sürecinde ortaya çıkan riskin giderilmesi, bireysel ve toplumsal düzeylerde riske karşı önlemlerin alınmasında bireylerin sosyal medya kullanım düzeyleri, haberleri takip etme sıklıkları, takip edilen sosyal medya ortamları, tıpkı bir gazeteci gibi konuya ilişkin paylaşımlarının olup olmadığı, bu ortamlarda dolaşımda olan haber ve bilgiye yönelik tercihleri vb. konular demografik değişkenler temelinde sorgulanmaktadır. Araştırma Mart–Nisan 2020 döneminde yapılmıştır. Çalışmaya katılan 205 katılımcı, gönüllülük esası temel alınarak, basit rasgele örnekleme yöntemi ile online ankete cevap veren bireylerden oluşmaktadır.
Globalization has increased the relationships and interactions of societies with digital technologies. Therefore, it has become inevitable to face global problems such as social, economic, nuclear, biotech, ecological, etc. of the global world. Solving the problems about the risks increased the individuals' tendency to seek information. It imposes the obligation to cope with fears and anxieties on those who live in this process, which can also be named as risk society. The absence of a social institution to decide on the risks that arise suddenly and unpredictably, which do not remain in a certain limited geography but become the common problem of the whole planet, makes it difficult to take protective measures against risks. Since individuals can only protect themselves through having knowledge and awareness about the risks in question, social media produces important functions both in defining the risk itself and in generating possible solutions against risk through information sharing and in the development of awareness. Today, intensive sharing is taking place among Web 2.0 users. The widespread use of internet opportunities and the increase in the use of mobile technologies have made the use of social media indispensable in raising awareness about the problems of daily life. During the COVID-19 epidemic process, the use of various social media environments has been necessary to access news sources. Therefore, social media literate people have also been able to take their place in “new generation journalism practices” due to both access to news sources and ease of sharing by creating their own news. Social media has made it possible for individuals to develop communication and interaction cooperation on the national and global scale about the process of the epidemic. This is because, through the sharing of news, photos, information and various contents on the subject, it trains users as “potential journalists”. In this context, social media environments are preferred more by young generations due to the one-sided and slow news transmission of traditional media. However, the existence of digital divide and differences in media literacy change the social media usage practices of individuals. In this study, individuals' social media usage levels, frequency of following the news, followed-up social media environments, whether they share the subject like a journalist, in order to eliminate the risk arising during the coronavirus (Covid-19) pandemic process, preferences for news and information circulating in these environments. were questioned on the basis of demographic variables. The research was conducted in the period of March–April 2020. The 205 participants participating in the study consisted of individuals who responded to the online questionnaire with simple random sampling method on the basis of voluntariness.