Bu araştırma, yiyecek ve içecek işletmelerinde var olan yapının değişimine odaklanmakta, bu odağı pazarlamanın en önemli bilim alanlarından biri olan nöropazarlama temelinde sunmaktadır. Nörobilim çalışmalarının oldukça önemli olduğu bilim dünyasında, ölçüm tekniklerinin değişimi ile birlikte insan davranışlarını eskiye göre çok daha farklı bir şekilde anlayabilmek mümkündür. Bunlara örnek olarak nöropazarlamada en çok kullanılan ölçüm tekniklerinden ikisi olan EEG ve eye tracking cihazlarıyla yapılan ölçümlemeler verilebilir. EEG, beyin üzerinden elde edilen frekansları ölçümleyen, insanların davranışlarını çözümleyebilen bir cihazdır. Bu cihaz ile bireylerin dikkat, yüksek konsantrasyon ve kaygı durumları ölçümlenebilmektedir. Eye tracking cihazı ise göz hareketlerini ölçmektedir. Özellikle bu iki cihazın birbirleriyle senkron bir şekilde çalışması, gözün gördüğü her şeyin beyin üzerinde ortaya çıkardığı davranışı çözümleyebilmek açısından önemlidir. Nöropazarlama araştırmalarında kullanılan diğer tekniklerden biri olan tat ve koku cihazları ise geleceğin yiyecek ve içecek endüstrisini derinden etkileyebilir niteliktedir. Çünkü bu cihazın en temel avantajı, müşteriye bir tabaktan alacağı haz ile ilgili ön deneyim sunabilmesidir. Dolayısıyla bu durum, deneyimde yalnızca işletme içi etmenlerin değil, aynı zamanda işletme dışı faktörlerin de iyi bir şekilde kurgulanması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu çalışma, nöropazarlama tekniklerinin yiyecek ve içecek araştırmalarındaki kullanımını, geleneksel yöntemlerden farklılığını ve nöropazarlama tekniklerinin yiyecek ve içecek araştırmalarına nasıl adapte edilebileceğini ortaya koymaktadır. Çalışmanın, bu alanda araştırma yapan kişiler için bir referans olması öngörülmektedir.
This research focuses on the change in the existing structure in food and beverage businesses and presents this focus on the basis of neuromarketing, which is one of the most important scientific fields of marketing. In the world of science, where neuroscience studies are very important, it is possible to understand human behavior in a much different way than before, with the change in measurement techniques. For example, measurements made with EEG and eye tracking devices, which are two of the most used measurement techniques in neuromarketing, can be given. EEG is a device that measures the frequencies obtained from the brain and can analyze the behavior of people. With this device, individuals' attention, high concentration and anxiety levels can be measured. Eye tracking device measures eye movements. In particular, the synchronous operation of these two devices with each other is important in terms of analyzing the behavior of everything that the eye sees on the brain. Taste and smell devices, which are other techniques used in neuromarketing research, can deeply affect the food and beverage industry of the future. Because the most basic advantage of this device is that it can offer the customer a preliminary experience of the pleasure they will get from a plate. Therefore, this situation highlights that not only internal factors but also external factors should be well established in the experience. This study reveals the use of neuromarketing techniques in food and beverage research, their difference from traditional methods, and how neuromarketing techniques can be adapted to food and beverage research. It is envisaged that the study may be a reference for those doing research in this field.