Özet Eski yıllardan beri ülkemizde var olan dokumacılık, en önemli bir sanat olarak yaşamaktadır. Yalnız diğer gelişmekte olan ülkelerden farkı şudur, onlarda makine fenninin bütün imkânlarından istifade ederek en mükemmel bir duruma yükselmişlerdir. Bizde hala en iptidai şeklini korumaktadır. Elektrikten mahrum olan ücra köylerde makineli tezgâhların kullanılması imkânı olmadığından ücra yerlerde bu durumun gelişme durumu mazur görülebilir, fakat trikotaj ve çorapçılık gibi sanayide Avrupa fabrikalarına rekabet edecek derecede büyük bir gelişme gösteren İstanbul’un içerisinde bile o iptidai el tezgâhlarının halen faaliyet gösterebildiğine ne kadar hayret edilse yeri vardır. Fakat bizim bu vaziyeti tenkit etmek değil, asırlardan beri bir adım ileriye gitmediğinin sebebini araştırmak ve gelişme çarelerini tespit etmemiz gerekmektedir. Uygun olmayan yerlerde kurulmuş olan dokuma tezgâhları dağınık durumda olması nedeniyle miktarını tam olarak tespit etmeğe imkân yoktur. Bundan başka faaliyetleri de her zaman devamlı değildir. Piyasada revaç buldukça işlemeğe başlayan bu tezgâhlar, buhranlı zamanlarda faaliyetten çekilirler. Bunun için imalatın kıymetini ve miktarını da tam olarak her an için takdir ve tetkik etmek mümkün değildir. Ancak Anadolu’nun çeşitli mıntıkalarında yapılan araştırmalar sonucuna göre, yaklaşık olarak yirmi bin’e yakın el tezgâhı mevcuttur. En çok Kastamonu, Merzifon, Antep ve Denizli mıntıkalarında faaliyet gösteren bu tezgâhlardan iki ile üç bin kadarı İstanbul’da mevcuttur. En olumsuz zamanlarda bile bu tezgâhlardan bin beş yüz kadarı İstanbul’un çeşitli yerlerinde çalışmaktadır. En çok mintanlık (gömleklik) alaca, çarşaf, peştamal, kuşak, perdelik, peşkir ve emsali muhtelif pamuklu dokumalardan ibaret olan bu tezgâhların imalatını bir kıymetle ölçmek konusu da güçtür. Ancak her tezgâh günde bu cins kaba dokumalardan azami 7-8 metre kadar dokur. Kıymeti ise cinsine göre 30-45 kuruş arasında değişmektedir. Bu durumu şöyle izah etmek mümkündür. On bin tezgâhın bütün yıl devamlı bir şekilde çalıştığı kabul edilirse tahmini olarak 6-9 milyon lira değerinde 25-30 milyon metre üretimde bulunulduğu anlaşılır. Bu hesabın kontrolü için sarf edilen iplik miktarını nazarı almak yeterlidir. İstanbul, İzmir ve Adana’da mevcut iplik fabrikalarının 1928 yılında bütün üretimi 2.850 milyon lira değerinde 2.250 milyon kilo ipliği yalnız bu tezgâhlar sarf ettiği gibi hariçten 1928 yılında ithal edilen 3,5 milyon lira değerinde 3 milyon kilo ipliği de bu mevcut tezgâhlar sarf etmiştir. İptidai şekillerinden dolayı yetersiz görülen bu tezgâhların gelirinden ülkenin her tarafında binlerce aile geçimin temin ettiği de dikkate alındığında dokumacılığın ülkemiz için ne kadar önemli olduğu ortaya çıkar. Anadolu’nun bazı mıntıkalarında bu tezgâhların faaliyeti hayati bir önem arz eder Çünkü ot bitmeyen, hayvan beslenmeyen yalçın kayalıklarda yerleşmiş bazı mahallelerin ancak dokumacılıkla geçimlerini sağlamaktadırlar.1930’lu yıllardaki görüşe göre, bu sanat revaçtan düştüğü gün o memleket açlıktan helak mahkûmdur.
ABSTRACT The weaving that existed in our country since old years has been living as the most important art. The difference from other developing countries is that they have become the most perfect state by taking advantage of all possibilities of machine technology. We still maintain our most impeccable form. As far as the possibility of using machine looms is not possible in remote villages, which are deprived of electricity, the development of this situation can be excused, but in Istanbul, which shows a great improvement to compete in European factories in knitwear and socks, even how astounded that these hand looms can still operate There are many places. But we have not to criticize this situation, but to investigate the reason why you have not gone a step forward for centuries and to identify the remedies for development. It is not possible to determine the exact amount due to the fact that the weaving looms which are installed in unsuitable places are dispersed. Other activities are not always permanent. These looms, which have started to be processed as they become popular in the market, are withdrawn from the activity during the crisis. For this, it is not possible to appreciate and evaluate the value and value of the production at every moment. However, according to the results of research conducted in various regions of Anatolia, there are approximately twenty thousand hand looms. Two to three thousand of these looms operating in Kastamonu, Merzifon, Antep and Denizli areas are located in Istanbul. Even in the most unfavorable times, about five hundred of them work in various parts of Istanbul. It is difficult to measure the production of these looms, which are mostly mundic (shirting) pansies, bed sheets, loincloths, curtains, draperies, pegs and various cotton fabrics. However, each workbench wears up to 7-8 meters of this type of coarse weaves per day. Its value varies between 30-45 cents. This situation can be explained as follows. If it is assumed that ten thousand looms are working continuously all year, it is estimated that the production is 25-30 million meters with an estimated 6-9 million liras. It is sufficient to consider the amount of yarn consumed to control this account. The existing spinning mills in Istanbul, Izmir and Adana produced 2,250 million kilograms of yarn produced in 1928, of which 2,850 million pounds were used. Considering the fact that thousands of families throughout the country provide livelihood for their income due to their intrinsic forms, it is seen how important weaving is for our country. In some areas of Anatolia, the activity of these looms is of vital importance because they provide some livelihoods for some neighborhoods settled on steep cliffs that do not feed animals.