Öz En genel anlamda yer değiştirme hareketi olarak tanımlanan göçün, çok farklı boyutları ve etkilenenleri söz konusudur. Göç sürecinde önceleri edilgen olduğu düşünülen kadının, son yıllarda yapılan çalışmalarla, aslında etken bir konumda olduğu görülmüştür. Buna göre göç kararının alınma sürecinden başlayarak, göç sırası ve gidilen ülkeye uyum süreçlerinde kadınlar oldukça önemli ve etkin fonksiyonlar yüklenmektedirler. Kadınların eğitim seviyesinin düşük olması ve ataerkil bir toplumsal yapı içerisinde olmalarından kaynaklı, göç sürecinin karar alıcıları değil, alınan kararın uygulayıcıları konumunda oldukları düşünülmüştür. Göç sırasında kadın, göç eden bir birey olmanın dışında, anne ve eş olmaya devam etmektedir. Göç ettikleri yerde bir yandan ailesini bir arada ve güvende tutmaya çalışan kadın, diğer yandan varış noktasına uyum sağlamaya çalışmaktadır. Ayrıca, daha önce hiç ev dışında çalışmamış olan kadın, dilini dahi bilmediği yabancı bir coğrafyada çalışmak zorunda da kalabilmektedir. Ancak ana dilini, sosyo-kültürel ve ekonomik yapılanmasını bilmediği bir ülkede, ailesi için yaşam mücadelesi vermeye çalışan kadının bu mücadelesi çok da kolay olmamaktadır. Bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde teorik olarak göç olgusu ele alınmıştır. İkinci bölümde ise Kırıkkale’de sığınmacı olarak yaşayan 20 kadın ile yarı yapılandırılmış görüşme verisi yer almaktadır. Sığınmacı statüsündeki kadınlarla yapılan görüşmelerden elde edilen veriler teorik kısımdaki bilgiler ışığında sosyolojik bakış açısı ile yorumlanarak ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu çalışmadan elde edilecek verilerin yerel yöneticiler tarafından değerlendirilmesi durumunda, sığınmacı kadınlara yönelik önyargıların bir ölçüde kırılacağı ve Kırıkkale’nin sosyo-kültürel yapısına uyum sağlamalarını kolaylaştıracağı düşünülmektedir.
Abstract In its most general sense, migration, defined as a displacement movement, involves many different dimensions and influences. Recent studies reveal that women, who are thought to be passive, are actually active. Accordingly, women carry out very important and play effective functions from the migration decision, sequence of migration and adaptation to the migrated country. Because of the patriarchal structure, the level of education of the woman is low, and women live their life by executing the taken decisions rather than taking decisions. This is not compatible with the obligations imposed on women on migration process. Women, who have been living for many years in a passive way, have an important function starting from the decision of the immigration process. During migration, the woman continues to be a mother and wife in addition to being an individual. While they are migrate, they continue to keep-up their family, help the adaptation to where they are migrate; on the other hand they also have to economically support their family and work at outside. However, it is not easy for women to try to stay alive with their family without knowing the language, socio-cultural and economic structure of the migrated country, therefore, asylum-seeking women find themselves in a much more challenging struggle than the other members of the family. This study consists of two parts. In the first part, the phenomenon of migration is discussed theoretically. In the second part, there is the date of semi-structured interviews made with 20 women living in Kırıkkale as an asylum seeker. The data obtained from the interviews with women in the asylum-seeker status have been tried to be interpreted with a sociological point of view in the light of the information in the theoretical section. In case the local authorities considers the data emerging from this study, it is expected that living conditions of asylum seekers will improve and this will play an important role in Turkey’s integration.