Bu çalışma, egemenliğin, mutlak ve sınırsız olarak tanımlandığı 16. yüzyıldan, 2000’lerle birlikte halkına ve uluslararası topluma karşı sorumlu olduğu görüşünün yaygınlık kazandığı süreci, tarihsel ve teorik bakımdan ele almaktadır. Bu çalışmanın hipotezi, geleneksel egemenliğin sınırlarını aşındıran koruma sorumluluğu kavramının Soğuk Savaş'tan sonra ortaya çıkan koşullar sonucunda ortaya çıktığı ve bu kavramın aynı zamanda egemenliğinin mutlak ve sınırsız doğasını sınırlamaya başladığıdır. Çalışma, insan hakları liberalizmi ve liberal kurumsalcılık temelinde gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya farklı fikirler dahil edilmiştir ve bunları karşılaştırarak bazı sonuçlara varılmıştır. Bu amaçla geniş bir literatür taraması yapılmıştır.
This study examines the process from the 16th century, when sovereignty was defined as absolute and unlimited, from the 16th century to the 2000s, where the responsibility to the international community and the people was taken up. The hypothesis of this study is that the concept of the responsibility to protect eroding the boundaries of traditional sovereignty has arisen as a result of conditions emerging after the Cold War, and that this concept has also started to limit the absolute and unlimited nature of its sovereignty. The study is carried out on the basis of human rights liberalism and liberal institutionalism. Different ideas are included in the study and some conclusions have been reached by comparing them. For this purpose, a wide literature review has been made.