Kültürel mirasın kalkınmadaki yeri ve önemi son yıllarda giderek vurgulanmaktadır. Kalkınmayı kültürel mirasın bozulması ve zarar görmesinde tehdit olarak gören yaklaşımın yerini, kültürel mirası kalkınmanın itici gücü olarak kabul eden yaklaşım almaktadır. Sözgelimi, Paris Deklarasyonun’da kültürel miras kalkınma sürecinin bir parçası olarak görülmekte ve kültürel mirasın sosyal uzlaşma, refah, yaratıcılık ve ekonomik çekicilik değerleri bu yaklaşımın temelini oluşturmaktadır (ICOMOS, 2011). Bölgesel kalkınmada kültürel mirasın etkileri, Rusya, Almanya, İngiltere ve Türkiye gibi bazı ülkelerde uygulanan projelerle deneyimlenmiştir. Uygulamada, kültürel miras iş dünyasında büyüme, özel yatırımların artması ve kültürel altyapının gelişmesi gibi katkılarıyla bölgesel kalkınmayı olumlu etkilemektedir (Menteş, 2006; Abankina, 2013). Öte yandan, sosyal yapıdaki değişimler ve yaşam giderlerindeki artış bölgesel kalkınma politikalarının uygulandığı bazı bölgeler için dezavantaj olarak kabul edilmiştir (Abankina, 2013).
Türkiye'de, 2006 tarihli 5449 sayılı Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun ile NUTS2 Düzeyinde yirmi altı (26) bölgede kalkınma ajansı kurulmuştur. Buna göre, Bölgesel Kalkınma Ajansları (BKA) bölge planlamadan sorumludur ve bölgesel kalkınma için temel stratejileri belirlemektedir. BKA’nca ilk bölge planları 2010-2013 dönemi ve ikinci bölge planları 2014-2023 dönemi için hazırlanmıştır. Böylelikle, kültürel mirasın ülke genelinde daha önce değerlendirilmediği bir mekânsal ölçekte, yani bölge ölçeğinde değerlendirilmesi söz konusu olur.
Çalışmada, Bölgesel Kalkınma Ajansları’nca 2014-2023 dönemi için hazırlanan bölge plan raporlarında kültürel mirasa ne içerikte yer verildiğinin saptanması ve değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Yirmi altı (26) Bölge Kalkınma Ajansının web sayfasında yayınladığı bölge plan raporları altı başlık altında incelenmiştir; mevcut durum analizi, vizyon, gelişme eksenleri, öncelikler, tedbirler ve performans göstergeleri. Sonuç olarak, kültürel mirasın sürdürülebilirliğini sağlamak için kültürel mirasa ilişkin bölgesel politikaların “alan yönetimi” yaklaşımıyla ele alınması gerekliliği vurgulanmaktadır. Özellikle Kalkınma Ajanslarınca hazırlanan planların dayanağı olacak nitelikte ve kültürel mirasın yönetimini, korunması ve gelişimini gözeten kültürel miras yönetim planlarının geliştirilmesi önerilmektedir. Buna ek olarak, belirtilen yönetim planının hazırlanması ve uygulanmasını sağlamak, bu alanlarda iştigal eden yerel ve bölgesel aktörler arasında koordinasyon ve işbirliğini sağlamak ve kalkınma ajanslarına bu konuda rehberlik etmek üzere yetkili bir kurumun kurulması tavsiye edilmektedir.
The importance of cultural heritage in development have been emphasized in last decades. The approach, that views development as a threat to degrade and damage heritage, is replaced by the approach that emphasize the role of cultural heritage as a driver of development. In case of the Paris Declaration, the importance of heritage as an aspect in the development process and its role in social cohesion, well‐being, creativity and economic appeal, which are the bases for the approach, are emphasized (ICOMOS, 2011). The impacts of cultural heritage for regional development are practiced through the projects implemented in some countries such as Russia, Germany, England and Turkey. At the practical level, the projects demonstrates that cultural heritage has positive effects for regional development such as the growth in business, increased private investment, and increased cultural infrastructure (Menteş, 2006; Abankina, 2013). On the other hand, the changes in social structures and increased expenses are viewed as negative outcomes of some projects (Abankina, 2013).
In Turkey, regional development agencies were set in 26 statistical regions at the NUTS-II Level according to the Law on the Establishment, Coordination and Duties of Development Agencies (Law No. 5449) that was adopted in 2006. Regional agencies are responsible for regional planning that is expected to provide the framework for development. Regional plans were generally prepared for two terms; the first term between 2010 and 2013 and the second term between 2014 and 2023. Thus, cultural heritage was evaluated in a new spatial context (regional scale) throughout the country, which has not been considered before.
The paper aims to analyze and understand how cultural heritage is included in regional planning through 2014-2023 regional plan reports. Twenty six regional plan reports prepared for the term 2014-2023 and published in the websites of Regional Development Agencies are analyzed in terms of six topics: current situation analysis, plan vision, development strategies, priorities, measures and performance indicators. Finally, it is suggested that regional policy making on cultural heritage should be considered through the “site management” approach in order to ensure sustainability of cultural heritage. Especially, it is recommended that the regional heritage management plan, which offers a road map for the conservation, development and management of cultural and natural heritage for the region, should be the basis for RDA’s plan. In addition, it is also recommended to establish an authority that is responsible for preparation and implementation of the regional heritage management plan, establishing a cooperation and coordination between different stakeholders and guiding Regional Development Agencies about regional development policy making on heritage.