Ali Suavi (1839-1878) Türk siyasi tarihinin en çok tartışılan kişiliklerinden biridir. Onun hakkında tartışmalar elbette tek bir kişinin yaşamsal tercihleri nedeniyle değildir. Ali Suavi, birçok açıdan Osmanlı aydın tipinin alışık olunmayan aykırı bir karakterini temsil eder. Her şeyden evvel herkesi mutlaka –siyasi, dini veya ekonomik- bir topluluğa ait olması gerektiği düşünülen, yani bireysel hareketlerin hoş görülmediği Osmanlı toplumunda daima kendi bireysel tercihleri doğrultusunda hareket etmiş ve bu nedenle de hemen her toplumsal gruptan dışlanmıştır. Eskilerin deyimi ile “umumiden”, “müşterekten”, “topyekundan” hoşlanmayan bir yapısı vardır. Siyasi tavrı bir bakıma çağdaşı olan ve “Asosyal Sosyalist” olarak biline ünlü İngiliz yazar Oscar Wilde’ın tavrını andırmaktadır. Hayatı incelendiğinde kendisinin de bu dışlanmadan rahatsız olmadığı bilakis bu tavrının onun kişiliğinin temel yapılarından biri olduğu anlaşılmaktadır. Geleneksel eğitim almasına ve ulema sınıfı içerisinde yer almasına rağmen, dönemin “ilerici-modernist” gruplarıyla temasa geçmiş; ancak onlarla da uzlaşamamıştır. İslami kesimin gözünde İngiliz ajanı ve Batıcı, modernistlerin ve Avrupalıların gözünde de katı bir şeriatçı (fundamentalist) olarak damgalanmıştır. Sonuçta o, ölçü ve sınırları tamamen kendisinin çizdiği bir ideolojinin peşinde koşan Batı’nın çokça alışık olduğu (Sartre, Foucault, Russel gibi) ancak Osmanlı dünyasının yabancısı olduğu kendini ölçü alan, siyasal yalnızlığı tercih eden bir düşün ve eylem adamı olmuştur.
Ali Suavi (1839-1878) is one of the most discussed personalities in Turkish political history. Certainly, discussions about him are of course not due to the life-style preferences of a single person. Ali Suavi represents a discrete character of the Ottoman intellectual type, in many respects. Ali suavi, in many respects, represents an unconventional character of the Ottoman intellectual type. Above all, the Ottoman community, which is thought to belong to a happy –political, religious or economic - has always acted towards its own individual preferences, which is why it has been excluded from almost all social groups.Ali Suavi had a character to who disliked from "general", "consociate", "all together". The political attitude is reminiscent of the attitude of British writer Oscar Wilde, who is a contemporary and famous scholar, "asocial socialist". When his life is examined, it is understood that his attitude is one of the basic structures of his personality, on the contrary that he is not disturbed by this exclusion. Although he received traditional education and was involved in the ulama class, he contacted the “progressive-modernist” groups of the period, but was unable to reconcile them. In the eyes of the Islamic section, he was the British agent and the Westerner, in the eyes of modernists and Europeans he was a solid sharia (fundamentalist). Finally, he become to action man and thinker and preferred political loneliness to who followed an ideology of drawn entirely by ownself, west had become accustomed (Sartre, Foucault, Russel) but he was strange for the Ottoman world.