Tarihsel süreç incelendiğinde sanatın, uzun bir süre geleneksel güzellik anlayışı sınırlarında kaldığı, ancak güncel sanatla birlikte estetik yargılarda çirkinliğin sanatsal değerinin yükseldiği görülmektedir. Çirkinlik, estetik açıdan genellikle istenmeyen, deformasyon, düzensizlik ve uyumsuzlukla ilişkilendirilen bir kavramdır; ancak güncel sanatta çirkinlik, estetik tekinsizlik yaratmak için bilinçli bir tercih olarak kullanılmaktadır. Tekinsizlik, Freud'un "unheimlich" kavramından hareketle, tanıdık olanın yabancılaştığı, rahatsız edici hale geldiği bir durumdur. Bu çalışmada, çirkinliğin tekinsizlik hissini güçlendirmedeki etkisi ve bu yolla izleyiciyi estetik normlar üzerine düşünmeye ve duygusal olarak zorlanmaya yönlendirdiği incelenmektedir. Modern dönemdeki bazı sanat akımları incelenerek, süreç içinde çirkinliğin sanatta bir ifade aracı olarak kullanıldığı açıklanmaktadır. Güncel sanatın çoğu kez çirkinlik ve tekinsizlik kavramları üzerinden estetik bir deneyim sunduğunu savunan bu çalışmada, bazı güncel sanatçıların eserleri üzerinden bedenin deformasyonu ve kimliğin yabancılaşması bağlamında estetik tekinsizliğin işleyişi incelenmektedir. Makale çirkinliğin estetik değerini değerlendirmekte ve çirkin olanın, tekinsiz bir estetik algı yaratarak izleyicide karmaşık duygusal deneyimler oluşturduğunu öne sürmektedir. Bu estetik tekinsizlik, sanatın sadece güzellikle değil, rahatsız edici ve sorgulayıcı olanla da anlam kazandığını göstermektedir.
When the historical process is analyzed, it is seen that art has remained within the limits of the traditional understanding of beauty for a long time, but with contemporary art, the artistic value of ugliness has increased in aesthetic judgments. In aesthetic terms, ugliness is a concept that is generally undesirable, associated with deformation, disorder and disharmony. However, in contemporary art, ugliness is used as a conscious choice to create aesthetic uncanny. Based on Freud's concept of “unheimlich”, the uncanny is a state in which the familiar becomes alienated and disturbing. This study almost examines the effect of ugliness in reinforcing the sense of uncanny, and how it leads the viewer to think about aesthetic norms and to be emotionally challenged. By analyzing some art movements in the modern period, it is explained that ugliness has been used as a means of expression in art in the process. Arguing that contemporary art often offers an aesthetic experience through the concepts of ugliness and uncanny, this study examines the functioning of aesthetic uncanny in the context of deformation of the body and alienation of identity through the works of some contemporary artists. The article evaluates the aesthetic value of ugliness and argues that the ugly creates complex emotional experiences in the viewer by creating an uncanny aesthetic perception. This aesthetic uncanny suggests that art makes sense “not only through beauty”, but also through the disturbing and questioning.